on - part II

2K 196 61
                                    

Çevirmesi zor bir bölümdü. Ayrıca yayımladığımız 20. bölüm. Oleey. :) İyi çok iyi okumalar. :)

----------------------

Döndüğümde ikimize de hoşça gülümseyen Harry'nin gözlerine kilitlendim.Siyah bir gömlekle açık yeşil kravat ve siyah pantolon giyiyordu. Onu kot pantolon ve günlük tişörtler dışında bir şey giyerken hiç görmemiştim ve bu gece şüphesiz ki buradaki en yakışıklı erkekti, hiç çaba göstermeden hem de. James'ten uzaklaşırken  ona memnuniyetle baktım.

"Sen kimsin?" diye sordu James biraz rahatsızca.

"Harry." dedi tokalaşmak için James'e elini uzatırken. "Tanıştığımıza memnun oldum."

James elini sıkmadı, Harry'ye sonra da bana baktı. "Birbirinizi nereden tanıyorsunuz?"

"Harry Nova'ya fen dersi veriyor." dedim. "Harry, bu James Greenwood."

Harry kibarca başını salladı. 

"Şehirde yeni misin?" diye sordu James Harry'ye. 

"Evet, ben çevreciyim aslında." 

"Ağaç kucaklayıcısın yani." dedi James, açıkça onu küçük düşürmeye çalışıyordu. 

"Evet." dedi Harry. James'in kabalığından dolayı sinirlenmeden. "Ama aslında eğitimim için ve dünyayı korumak için ilgileniyorum , biraz önemli bir gezegen olduğunu hesaba katarsak."

James Harry'nin tepkisizliğine biraz sinirlenmiş göründü. "Peki," dedi sertçe. "Dans etmenize izin vereyim."

"Seninle tanışmak güzeldi." dedi Harry neredeyse hakaret gibi algılanacak kadar kibar bir şekilde. Bana elini uzattı ve bende tuttum, diğer elimi omuzuna yerleştirirken. O da boşta kalan elini belime koydu.

Harry'nin omuzunun üzerinden James'in gidişini izledim ve rahatlama hissiyle doldum.

"Geldin." dedim Harry'ye, ona bakıp James'i unuturken.

"Evet, ama neredeyse yine unutuyordum." dedi, ve gülümsediğinde bir gamzesi yanağında belirdi. "Ormanın yeni bir bölümünü haritalıyordum ve azıcık kayboldum. Eve tek parça döndüm ama sadece biraz uzun sürdü. Geç kalmamın nedeni bu." 

"Sorun değil. " dedim. "Sonuçta buradasın."

"Evet." sustu ve hafifçe omuzunun üzerinden geriye baktı. "Diğer çocuk kimdi? James?"

İç çektim. "O babamın rakiplerinden birinin oğlu." dedim. "Kaba, düşüncesiz ve eğer yeterince fazla denerse onunla çıkacağımı düşünüyor."

"Görüyorum." dedi Harry. 

"Böldüğün için teşekkürler." dedim. "Başka türlü onu atlatamazdım."

"Teşekküre gerek yok, benim için zevk." Bana gülümsedi ve aniden Harry'nin teninin benimkinin üzerinde olduğunun farkına vardım. Biz dans ederken parmaklarımız birbirine kenetlenmişti, eli belimin üzerindeydi. Gözlerini ortaya çıkarak açık yeşil kravatıyla tamamen siyahlar içinde çok iyi görünüyordu. Dudakları ısırılmaktan dolayı hafifçe pembeydi, bunu ormanda haritasını okurken yaptığını biliyordum. Çam iğnesiyle karışık kolonya kokuyordu.

"Hoş görünüyorsun, bu arada." dedi bana. "Siyah sana yakışıyor."

"Sana da yakışıyor." dedim, hafifçe kızarırken.

"Her şeye uyuyor." hafifçe gülümsedi, beni biraz daha yakınına çekerken. Zarafetle ve yavaşça hareket ederek dansı yönlendirdi. 

Bir süre konuşmadık, Harry'nin sesi sakinlikle müziği bölene kadar. Kulağıma söylemek için başını eğdi.

Evergreen [h.s] (Türkçe)Where stories live. Discover now