30;"yürüyen facia"

2.5K 224 66
                                    

Başkasının her gün gördüğü seni, ben bir saniye görmek için can atıyorum güzel kadın.

Mısra az evvel ne yaptı? şimdi de ne mi oluyor? Muaz denilen şahıs onun peşinden koşuyor, oda çığlık atarak çimenliklere doğru koşuyor. Biz mi? hep birlikte onların peşinden koşuyoruz. Ama yaa! bir günümüz de sorunsuz bitsin!

" Gel buraya yürüyen facia" Mısra herhalde ondan uzakta olmanın verdiği cesaret ile ona dilini gösterip koşmaya devam etti. Bu kız hiç rahat durmuyor. Muaz şuan bir ejderha gibi ateşli bakışlar atıyordu ona.

Gerçi ejderha ağzından ateş çıkartıyordu.

"Çok beklersin, önce gel sapık gibi beni takip et. sonrada deli de, yok öyle yağma" bu kız hâlâ sapık mı diyor. Oysa ki sadece yolları kesişmiş ve birlikte gelmişlerdi.

" Hâlâ sapık diyor ya sabır" bir anda çimenliklerin olduğu yere, diğer tayfa da girince şok hâlinde bizim bu halimize bakıyorlardı.

" Ne oluyor burada?" Bunu diyen koreli miraç efe idi.

" Muaz aşkım niye spor yapıyorsun?" Evet bunu soran çocuk kesinlikle kıt.
Neydi bunun ismi he hatırladım Timur!

" Salak mısın ne sporu kızı kovalıyor. Hey neden kızı kovalıyor?" Bu da şoka dâhil oldu.

Yudum abisinin yanına geçip mısra ve Muazı göstererek olanları anlattı. Miraç efe bey bir kahkaha patlatınca yanındakiler de ona eşlik etti. He ortada komik bir şey var biz gülmüyoruz.

" Lan bu kız sana ne yaptı da bu kadar sinirlendin?" Baranın sorduğu soru ile Muaz hâlâ hem koşup hemde ona cevap veriyordu.

" Lan kız beni sapık ilan etti"

" Öylesin ama" Mısranın sinirle bağırması Muazı daha da sinirlendirdi. Ben artık yorulmanın etkisi ile kendimi yere attım. Bu kız bu kadar enerjiyi nasıl üretiyor. Hâlâ aynı hızla koşuyor ama Muaz her an ona yetişecek gibi.

Melis ve Yudum da benim yanıma çökünce diğer üçlü de bizim yanımıza oturmuştu. Rahata bak birde sırıtarak onları izliyorlardı.

Bunlara da eğlence çıktı!

Mısra sonunda nefes nefese yere yığılınca Muaz da onun yanına çöktü. bu çocuk neden bu kadar iri. Yorulmuş olmalı ki ikiside tek kelime etmedi. Kafamı kaldırınca bir çift ela göz gözlerim ile buluşmuştu. Hey bu çocuk neden bana bakıyor.

" Seni... yürüyen... facia" Muazın kesik kesik çıkan cümlesi benim gözlerimi ondan çekmemi sağlamıştı.

" Bana yürüyen facia demeyi kes sapık!"

" Sende bana sapık demeyi kes!" Sizden adam olmaz arkadaş.
İkiside birbirine ölümcül bakışlar atınca ben ve Melis artık dayanamayıp güldük. "Ahaha harbi biz az önce ne yaşadık" Melis hâlâ onlara gülüyordu.

" Herşey bu sapık yüzünden oldu."

" Bana tekme atıp kaçmasaydın sende küçük şey" mısra kırmızı görmüş boğa gibi Muaza bakıyordu.

" Sapık, hak ettin sen" bilemiyorum ama evet biraz hâk etti. Allahın sen, bu nasıl bize deli der hanım hanımcık kızlarız.

Az önceki vakaları saymıyorum bile

Miraç efe, " ne oluyor tam olarak burada" dediğinde Muaz devreye girdi.

" Abi bu küçük şey benimle birlikte otobüsten indi, aynı yere gidiyormuşuz şans eseri ama o bir anda bana dönüp ciyaklamaya başladı sapık diye sonuç bu haldeyiz" mısra kaşlarını çatarak ona bakıyordu. Ama çocuk da bir yandan haklı abi.

Miraç efe gülünce mısra ona da ölümcül bir bakış attı. "Muaz aşkım bende seni spor yapıyor sanıyordum." Ay bu çocuk harbi mal.

" Sus Timur sinirimi senden çıkarmayayım." Timur denilen şahıs dudaklarını büzüp, " ama hayatım böyle yapma" demesiyle biz kızlar kıkırdadık. Bu nasıl bir erkek, farklı...

" Miraç şuna bir şey de hiç çekemem onu şuan" miraç efe ise sadece gülmek ile yetindi ama bu olanlar onu hâyli mutlu ediyordu. Gülmekten çenen ağrıyacak dememek için kendimi zor tuttum.

Ne ara birleştik, böyle bir araya geldik bilmiyorum ama şuan toplamda 8 kişi birlikte yerlere yığılmıştık.

" Özür dile benden küçük şey"

" Nedenmiş o" mısra burnu havada ona kafa tutuyordu.

" Önce bana yalan bir ithamda bulundun sonrada bana tekme attın bence bunlar özür dilemen için yeterli bir sebep" bu çocukta o potansiyeli görüyorum ne yapıp edip o özürü ettirecek.

" Çok beklersin" diyen mısra ayağa kalktığı gibi yine koşmaya başladı.

Hey! yeter ama bu kadar koşu bana yetmişti yine mi aynı şey.

Muaz, " bu kez elimden kurtuluşun yok küçük fare" dediği gibi peşinden kalkmıştı. Kızlar da ayağa kalkınca Timur, " beni de bekleyin Muaz aşkım" deyip peşlerine düşmüştü.
Kızlar da koşunca geriye ben tek kalmıştım.

" Sen de gelmiyor musun?" Bu ses oda mı gitmemiş peşlerinden.

" Kalkarım birazdan" bana kolunu uzatınca gülümseyerek sweetinden tutup koluna dokunmadan ayağa kalınca "teşekkür ederim" deyip onunla birlikte yürüdüm.

Bu yaşına gelip Anneden terlik yemek nasıl birşey acaba? Evet ona tam olarak bunu sormak istesem de susmuştum.

" Arkadaşın gerçekten çok inatçı" bide bana sor ne inatçı, ne inatçı bunda keçiyi geçtim, Katır inadı var.

" Mallesef o arkadaşın bize deli demeden önce düşünecekti" bize bize nasıl deli der ya!

Biraz deli olabiliriz belki oda belki

İkimizde hızımızı arttırmıştık. Ama mallesef ki onlar daha da hızlanıyordu. Bir anda başıma giren ağrı ile yerimde sendeledim. Bu binalar neden benim üzerime üzerime geliyor, peki ya şuan gözlerim neden karardı.

Gözlerim bana ihanet ettiğinde, en son duyduğum ses miraç efe'nin, "Mahur" demesi olmuştu. Sonrası koca bir karanlık.

_________________ Bölüm sonu ♥♥

Muaz o özürü alabilecek mi sizce?

Peki ya Mahur ona ne oldu birden sizce?

30. Bölüme de geldik hayırlısı ile🎉

Diğer bölüme değin Allaha emanet olun^^

♥EZO♥

Buldum seni! | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin