65;"Kahraman"

1.7K 166 8
                                    

Selamün aleyküm, okurkuşlarım😍

❗❗ Arkadaşlar bölümlerin yerleri karışmış önce 64'ü okuyun sonra buna dönün değişiklik yapamıyorum tekrar wattpad'ın azizliğine uğradım :(❗❗

Lütfen bol yorum yapın ki bende motive olayım, seviliyorsunuz<3

Keyifli okumalar^^

İki hafta su gibi geçip gitmişti. Sırma ve Rüzgar enişte nişanlanmıştı. Düğün tarihini sömestr tatilinde yapacaklarını kararlaştırmıştık. Dini nikahı da babam haftaya yapın demişti. Artık tamamen iyileşmiş Mete ile ayrılmıştık. Bir hafta önce onu Miraç Efe'nin hep gittiğini söylediği yetimhaneye götürmüştük. O gün bâyâ üzgün bir şekilde dolaşmıştım, ama sonra haftada bir Mete'yi görme şansım olduğunu söylediklerinde bâyâ mutlu olmuştum. Miraç Efe eskisine kıyasla daha çok titriyordu üzerime. Kızlarda aynı şekilde. Manolya ile de okulda konuşmuştuk, beni çok merak ettiğini ama telefon numaram olmadığı için ulaşamadığını söyledi. Ona nazikçe önemli olmadığını söylemiş ve beni düşündüğü için teşekkür etmiştim.

Çantamı topladıktan sonra, kapıda bekleyen kızlara döndüm. "Hadi bakalım Mahur puding" diyen Melis her zaman ki enerjisi ile yanıma geldi.

"Boşuna buraya kadar yorulmayın kızlar kampüste bekleseniz ben yanınıza gelirdim." Dedim gülerek. Kaşları çatılınca hepsinin ellerimi havaya kaldırdım. "tamam sustum!" Memnun olan arkadaşlarım beni ortalarına aldılar birlikte yürüdüğümüzde gözüm koridorun sonunda kalan sınıflara daldı. "Abim çok yoğun bu aralar, seni de göremediği için çok asabi oluyor." Diyen Yudum ile utanarak önüme döndüm. "Sıkıntı değil, onada söyle fazla asabiyet iyi değil!" Yudum gülerek kafa salladı. Evet bende bazen sinirleniyordum ama önemli olan şuan okul ve derslerdi onlar ikinci sınıf olduğu için dersleri daha yoğun oluyordu. Miraç sürekli ya okulda kalıyordu yada erken çıkıp eve gitmek zorunda oluyordu evde de rahat yoktu yani.

Duraklara doğru gitmeyi düşünen biz, yolumuza çıkan Muaz ile durmuştuk.

"Sizi eve ben bırakacağım hanımlar itiraz yok, Gökhan abinin ve babalarınızın haberi var." Evet eniştem ve babam Miraç Efe ve tayfasına çok güveniyordu. Aynı şey bizim kızlar için de geçerliydi.

"Tamam"

"İyi oldu valla!" Melis tabiki bunu diyen.

"Okay"

"..." Mısra üç nokta ile bizim ardımızdan geldi. Bana yaptıkları aklıma gelince hınzırca sırıttım. En arkada Mısra geldiği için ben Yudum ve Melis arkaya binmiştik. Yer dar olduğu için hızlıca kapıyı kapatıp Mısra'yı dışarıda bıraktım. Kapının kapandığının farkına varınca sinirli bir soluk verdi Mısra. Hehehe oh olsun!

Düğmesinden penceremi biraz açtım.

"Hadi Mısra çok yorgunuz bin artık sende!" Dedim, sırıtarak. Bana korkunç bir bakış atıp sinirle ön kapıyı açtı. Binip yönünü penceresine çevirdi. Muaz da yerine geçince arabayı çalıştırmasını bekledik ama Muaz'ın Mısra'nın oraya baktığını görünce bende merakla Mısra'ya baktım. Ama ne Muaz ne de Mısra bizi umursamıyordu. Mısra anladığım kadarıyla kapıya sıkışmış Olan tunik'inin parçasını kapıdan kurtarmaya çalışıyordu ama ne hikmetse çıkaramıyordu. Gerçi kapının arasına değilde kapı koluna girmişti. Muaz ona doğru uzanınca, ben Melis ve Yudum sessizce kafamızı hafif öne uzatıp onları izledik pür dikkat!

Muaz tunik'e doğru uzanınca Mısra olduğu yerde bir süre donup kaldı. Muaz tunik'i çıkarınca fazla yakınlaşma sonucu oda Mısra'nın yakından baktığı yüzünde donup kaldı. Onlar birbirine baka durunca ben hemen boğazımı temizledim. "Ühüm, ühüm!" Kendine gelen Muaz eski yerine geçince Mısra da kendine bir çeki düzen verdi.

Buldum seni! | TextingWhere stories live. Discover now