43;"Yetimhane "

2.3K 226 64
                                    

Selamün aleyküm benim tatlış okuyucularım 💘

Yorumlarınızı okuyorum ve verry good oluyorum yerim sizleri ♥♥

Fazla müsait olamıyorum olduğumda da sadece bölüm atıp kaçıyorum.

Ama yorumlar beni feci iyi yapıyor ve size bölüm geliyor hehehe

Alya ve Eymen'i özleyenleri göreyim. İki mavişimi de özledim ama. #GünahAgagünah💘

Neyse geçelim asıl bölümümüze🎉

İlk başta mutlu bir şekilde girdiğim, Cafe'den sinirli çıkmayı bende beklemiyordum. Ama Baran bunu başarmıştı. Öfkeli bir soluk bıraktım. Saçlarımı geriye itip kaportaya yaslandım. "Baran kardeşim dökül!" Dedim tıslayarak. Hadi ben abisiyim sinirleniyorum, sana ne oluyor oğlum?

" Abi gördüklerin doğru ben Yudum'u seviyorum." Dedi, kendinden emin bir tavırla.

Muaz ve Timur bize doğru gelince, bakışlarımı onlardan çekip karşımda benim gibi öfkeli olan Baran'a çevirdim. " Lan sen benimle dalga mı geçiyorsun!" Gördüklerin doğru diyor birde!

" Abi sakin ol" diyen Muaz'a ters ters baktım.

" Baran s****r git elimde kalacaksın." Dedim, dişlerimi sıkarak.

Bana bakıp alayla güldü, "gitmiyorum lan ne yapacaksan yap!" Gel beni döv diyor anasını satayım.

Timur Baran'ı zorla da olsa kendi arabasına çekince Muaz'ın elini omuzumda hissettim. "Abi gidelim, sakin bir zamanda konuşursunuz." Öfkeyle ona döndüm. "Ne konuşacağız lan! kardeşimi sevdiğini mi?" Muaz derin bir nefes aldı. " Miraç ya Yudum da onu seviyorsa?" Cevap vermeden arabama bindim. Muaz camın önüne gelince, "ben biraz takılıp eve döneceğim. Sende benimle gelmiyorsun." İtiraz etmeye Yeltenince camı kapattım, motoru çalıştırıp gaz'ı kökledim. Biraz dolaşıp eve dönecektim. Sakinleşsem iyi olurdu, Yudum ile de konuşacaktım bu şekilde onun kabini kırabilirdim.

Arabamı koca yapıtın önüne park edip indim. Tabelada yazan yazı içimi burkuyordu her defasında.

Kimsesizler yurdu.

Arabadaki poşetleri elime aldım ve yurda ilerledim. Beni gören çocuklar etrafımı kuşatınca tebessüm ettim. İşte beni de rahatlatan şey.

Çocuklar...

"Miraç abi!"

"Milaç abi!"

Onların sevinçleri bana birer tebessüm olarak geri dönüyordu.

" Merhaba çocuklar nasılsınız?" Hepsi bir ağızdan iyiyiz deyince gülümsedim. " Bakın size ne aldım?" Elimdeki poşetleri onlara verdiğim de içindeki oyuncakları gören yüzleri zaten rahatlamak için en iyi yöntemdi. Hepsini de ayrıca seviyordum. Bundan bir yıl önce trafikte aniden arabamın önüne atılan çocukla, dehşete uğramıştım. Tabi çabucak frene basmam ikimizide kurtarmıştı. Onu arabaya bindirip hasar kontrol yapmış sonrada ailesi olup olmadığını sormuştum. " Benim annem babam yok abi" demişti o zaman ki yüzü benim de, canımdan can götürmüştü. Ama sonra bir yetimhanede kaldığını öğrenmiş ve onu geri oraya götürmüştüm. Yetimhaneden korktuğu için oradan kaçmış kaşla göz arası. Ama onunla o zaman bir anlaşma yapmıştık. "Bundan sonra korkmak yok küçük yakışıklı. Ben her hafta sonu seni ziyarete geleceğim. Anlaştık mı?"  Gözleri parlamıştı bu sözlerim ile, o günden sonra söz verdiğim gibi hep gelir olmuştum buraya. Ve Yusuf artık 10 yaşına basmıştı.

Çocuklar oyuncaklar ile ilgilenince, oda gözlerinden hiç gitmeyen parıltı ile bana doğru koştu. Yere çöküp kollarımı açtım. "Miraç abim" dedi, titreyen sesiyle. Kollarıma sarıp başına bir buse kondurdum.

" Nasılsın delikanlı?" Kollarımdan ayrılıp yüzüme baktı, " iyiyim abi sen nasılsın?" Sizi gördüm daha da iyi oldum paşam.

" Bende iyiyim, artık korkmak yok değil mi?" Vücudunu dikleştirip kaşlarını çattı. "Tabiki de artık korkmak yok abi." Saçlarını karıştırdım bende gülerek. Bir süre daha onlarla vakit geçirmiş sonrada yurt müdiresi, Kübra hanım ile sohbet edip yola koyulmuştum. Daha da rahatlamıştım.

Arabayı sitenin parkına bıraktım ve apartmana geçtim. Zili çaldığımda beni Yudum karşılamıştı somurtkan yüzü ile, "bu güzel(!) Karşılamanı neye borçluyuz " dedim, alayla. Daha da somurttup kapının kenarında durdu. Terlikleri giyip odama arşınladım, ama kardeşim hâlâ peşimden geliyordu. "Hayırdır?" Dedim, tek kaşımı kaldırarak. " E beni azarlamayacak mısın?" Dedi masum, masum. "Hayır, şimdi git başımdan dinlenmem gerek." Daha da bir şey söylemesine müsaade etmeden, kapıyı kapattım.

Yatağıma uzanıp tavanla bakıştım taki telefonuma bildirim gelene kadar.

Esmer kaban: merhaba, ben Mahur

Dudaklarım ona olan her zamanki tavrını yerine getirip kıvrıldı. O olduğunu zaten biliyordum numarasını hiç silmemiştim. Engel yesemde.

Miraç efe: biliyorum.

Esmer kaban: he doğal olarak engel yemiştin sadece numaraya birşey olmadı :")

Esmer kaban: Nasılsın peki?

Miraç efe: Nasıl olmamı isterdin?

Bana neden yazdığını hâlâ anlamış değildim. Ama mutlu olmadım değildi.

Esmer kaban: İyi :") olmanı isterdim

Miraç efe: o zaman iyiyim

Esmer kaban: şakacı çocuk, bana gerçekten nasıl olduğunu söyler misin?

Bu kızı sevdiğime hiç bir zaman pişman olmayacağım. Herşeyiyle kalbime, hüküm kuruyor.

Miraç efe: En yakın arkadaşının, kız kardeşini sevdiğini öğrenen biri nasıl oluyorsa bende öyleyim.

Esmer kaban: abimle işin var desene
( Bu mesaj silindi)

Yazdığı mesajı hemen silmişti, ama ben zaten görmüştüm.

Miraç efe: neden sildin

Esmer kaban: konumuz bu değil, saat şuan 20.00. buçukta apartmanın arkasındaki çimlerde olacaksın!

Esmer kaban: Ve bana Baran'ın numarasını at gelmeyeni deşeceğim.

Miraç efe: yok sana numara falan! ben Muaz'a söylerim gelsinler

Esmer kaban: iyi fikir bende uğraşmış olmam thanks

Esmer kaban: Gelmezsen deşerim seni Yudum'u da al ve gel!

Gülerek cevap yazdım.

Miraç efe: senin için gelirim güzel gülüşlü, gamzeli kız :")

(Görüldü)

Gülerek telefonu komedinin üzerine bıraktım. Allahım onu karşıma çıkardığın için sana şükürler olsun.

________________ Bölüm sonu ♥💘

Miraç efe'nin bir yetimhaneye gideceğini düşündünüz mü hiç?

Bakalım Mahur yine ne yapacak?
Siz düşüne durun bende gidem bari bölüm yazayım ama ne zaman geleceği konusunda kesin bir şey demiyorum.

Boğun beni yoruma dalak'larım 😂

Oy sınırı: 40

Yorum: 100 olur mu acep?



Buldum seni! | TextingWhere stories live. Discover now