9

14.9K 1.7K 935
                                    

🎗♡

Mutlu olmaktan korkardım. Mutluluğu hissettiğim ilk zamanlar annemin saçlarımı nazikçe, incitmekten korkarak taradığı gecelerdi; sonra annemi yitirdim ve o zamanlar kalbim bu acıyı kaldıramayacak kadar küçüktü. Minik bir köpeğim vardı, bembeyaz tüyleri güneşte hep parlardı. Henüz on üç yaşında bir çocukken bahçede arkamdan koşturmasına bayılır, mutlulukla kahkahalar atardım. Sonra babamın bir arkadaşının oğlu ondan çok hoşlandı, babam da köpeğimi ona armağan etmekten çekinmedi. Uğradığım yıkım tarif edilemezdi ve ben bunu hissetmek için de çok küçüktüm. Fakültemin ismini bilgisayar ekranında gördüğüm ilk an benim için epikti; ellerim yanımda dikilen babamın buz gibi suratını ve hayal kırıklığına bulanmış gözlerini görene, dudaklarından dökülen alaylı gülüşü duyana kadar mutluluktan titriyordu. Belki yaşım daha büyüktü ama kalbim bu sızıyı kaldırabilmek için hâlâ küçüktü.

Mutluluğun etkisiyle kalbimin hızlandığı, ellerimin titreyip terlediği, gözlerime yaşlar dolduğu, beynimin algılama becerisini yitirdiği her an sonrasında beni çok büyük yıkımlara sürüklemişti. En yüksekten en dibe çakılmanın acısını defalarca tecrübe etmiştim, bu bana hiç yabancı değildi. Bu yüzden çekinirdim mutluluktan, bu duyguyu hissettiğim anlar yanlarında kendileri kadar etkili bir dehşeti ve korkuyu da getirdi zamanla ama ben aştım, ruhumuza dayattığımız her tabuyu yıkacak aykırılıklar olurdu çünkü.

Güneşin yağmur bulutlarının arkasına gizlendiği soğuk bir sonbahar gününde, okuldaki bir farkındalık günü sebebiyle öğrencilere dağıtılan  yasemin çiçeği tohumlarını sade çimlerle süslü bahçemizin tenha bir köşesine ektiğimde bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Kıyamamıştım; zaten küçük bir çiçek olacaktı, kocaman bahçemizde hacmi göze batmazdı. O zamanlar ne çiçeklerle ne de bakımlarıyla ilgili bilgim vardı. Küçük bir araştırmayla yağmurlu günlerde ekim yapmanın uygun olmadığını öğrendim. Hayal kırıklığı her yerimdeyken gözümün önünde canlanan bembeyaz, hoş kokulu çiçek imgesi parçalara ayrıldı. Ektiğim tohumlardan hiçbir beklentim yoktu, aylar boyunca aptallığımla tekrar yüzleşmemek için o köşeye  bakmadım bile ve zamanla zihnimden bu talihsiz olayı sildim.

Güneşin parıl parıl parlayıp insanların yüzlerine öpücükler kondurarak yanaklarını kızarttığı tatlı bir ilkbahar gününde ise bahçede gördüğüm rengârenk bir kelebeğin peşinden koşarken burnuma dolan kokuyla kaşlarım çatıldı, çok hoş bir çiçek kokusuydu. Kokunun yoğunlaştığı bölgeye birkaç adım attığımda karşılaştığım manzarayla hissettiklerimi hayatımın hiçbir evresinde unutamazdım. Birkaç yeşil yaprağın arasında bembeyaz oluşlarıyla göze çarpan şirin çiçekler vardı, yaseminim büyümüştü. Çimler bol bol sulanıyordu, sanırım tohumların su ihtiyacı da bu şekilde karşılanmıştı. Bir canlının hayata tutunmasına aracı olmanın tadı bambaşkaydı ve ben hissettiklerimin özünde yoğun bir mutluluğun oluşuyla yüzleştim. Bunun çiçeklerimi elimden alacağına çok inanıyordum, korkuyordum.

Birkaç hafta zordu, çiçeklerim solacak ve beni terk edecek diye diken üstündeydim fakat onlar daha da büyüdü, serpildi ve çoğaldı. Artan cesaretimle birkaç tohum daha ektim ve şimdi kocaman bir bahçem vardı.

Hayatta istisnalar olabileceğine ilk o zaman inanmıştım, ben de korkusuzca mutlu olabilirdim.

Jeongguk beni öptüğünde yasemin çiçeğimle tanıştığım o andaymış gibi hissetmiştim, kalbimi çiçeklerime verdiğim gibi ona da verebilirdim. Her ne kadar birbirimizi tanımadan ve aramızdaki çekimin duygusal yönü ortaya çıkmadan önce olayları sadece cinsel yönüyle sınırlandırsak da zamanla değişmişti. Ona güveniyordum, beni incitmeyeceğini ve dibe çakılmama izin vermeyeceğini biliyordum.

Jeongguk benim yasemin çiçeğimdi.

Çevremdeki kalabalığın yarattığı gürültü kirliliği diğer günlerin aksine beni hiç rahatsız etmiyordu çünkü ilgim onlardan tamamıyla uzaktı. Tüm fakültelere hitap eden bir yazar söyleşisi için okulun büyük salonundaydım, ön koltuklar tamamen dolu olduğundan arkalarda bulabildiğim ilk yere oturmuştum. Elimde yazarın en çok beğendiğim ve imzalatmak istediğim kitabı vardı fakat bana sıra gelebileceğinden emin değildim. Kafamı koltuğumun arkasına yaslayarak Jeongguk'u düşündüm. Birkaç gün önce paylaştığımız anlar çok özeldi, bu günler içinde ellerim izlerini bıraktığı dudaklarımda saatlerce dolaşmıştı.

to begin again | taekookWhere stories live. Discover now