12

14.9K 1.6K 990
                                    

🎗♡

İnsan, doğumundan ölümüne kadar  sürekli değişen ve kapsamı artan bir döngünün içinde sürdürür yaşamını. Her yaşında farklı roller üstlenir, hayatına giren her birey için ifade ettikleri farklıdır.  Sosyal olmasının getirileri sonucu çevresiyle sürekli iletişim ve etkileşim içindedir; bunun sonucunda bazıları başkalarına ait beklentiler, hayaller ve talepler balonunda sıkışıp kalırken bazıları da özgürlüğünü eline alır, asi, nankör ve işe yaramaz olmakla etiketlenerek kendi yolunu çizer.

Kitlelerce takip edilen, oldukça göz önünde olan ve kendilerinden talep edilenlere başarıyla cevap verebilmiş ebeveynlere sahipseniz size dönmüş onlarca kameranın arkasında sizi izleyen milyonlarca insanın; nitelik ve kişilik bakımından sizden tamamıyla bağımsız olan ailenizin görüşleri ve görünüşleri sonucu oluşturduğu kusursuz profile uymak durumunda kalırsınız.

Kim Harin; sosyal hayatının aktifliğiyle övülen, her türlü dernek ve hayır işinde en ön sırada faaliyet gösteren, her türlü insanla kolayca iletişim kurabilen, üstlendiği her sorumluluğu en iyi şekliyle yerine getiren doktor. Kim Minseok; meclise sunduğu her fikri en mantıklı şekliyle temellendirerek kabul ettiren, tartışma programlarında karşıt görüşün savunduklarını tek kelimesiyle kolayca çürüten, girdiği her mekânda ceket iliklettiren, yediden yetmişe herkesin saygıyla andığı siyasetçi. Aşk ve tutkuyla yapılmış mutlu bir evlilik, annesi ve babasına benzeyeceği kuvvetle muhtemel bir çocuk...

Annemin sarı saçlarının tıpkısı babamdan aldığım yeşil gözlerimin üzerine dökülürken her biri yüzümde patlayan flaşlar yüzünden ağladığımda başladı insanlar hayret etmeye, akşam yemeği çıkışlarında en azından kendimi tanıtmam için uzatılan mikrofonlardan kaçarak annemin boynuna sığındığımda şaşırdılar çünkü ben Kim Taehyung'tum. Kalabalıklardan, kameralardan, sorulardan kaçmam tuhaftı; ben böyle yetiştirilmemiştim ve böyle olmamalıydım.

Babamın yapmacık gülüşlerle henüz küçük olduğumu söyleyerek utangaçlıklarımı toparlamaya çalıştıktan sonra yalnız kaldığımız her an neden böyle olduğumu sorgulamalarıyla büyüdüm; seçkin insanların çocuklarıyla katıldıkları etkinliklere annemle birlikte gitmeyi reddettiğimde, odamda tek başıma oyunlar oynayarak mutlu olduğumu fark ettiklerinde benimle ilgili soruları geçiştirmeye başladılar. Bir süre sonra tamamen silikleştiğimde bu durumdan oldukça memnundum, bazıları ailemin bir çocuk sahibi olduğunu bile anımsayamıyorlardı.

Annem öldüğünde babamın baskıları daha da arttı, sadece kalabalıklardan hoşlanmayan, içe dönük bir omegayken öz güvensiz, kendine saygısı ve sevgisi olmayan bir birey hâline geldim. Eksik olduğumu kabullenmiştim artık, işe yaramaz ve aptaldım. Biri daha beni olduğum gibi kabullenmeyecek ve tüm bunları yüzüme vuracak korkusuyla insanlardan kaçtım, iletişim becerilerim kötüleşti ve kötüleşti.

Uzun yıllar sonra kendimi tamamıyla açabildiğim, yanında tüm benliğimi çekinmeden ortaya koyabildiğim biriyle tanıştım. Aslında Jeongguk'la ilk iletişime geçtiğim günü onunla tanıştığım gün olarak nitelendirmem saçmaydı çünkü ona hiçbir zaman yabancı hissetmemiştim. Tenim onu tanıyordu, ruhum onu tanıyordu, omegam onu tanıyordu. Beni ben yapan her parçanın tutkuyla ölesiye sahiplendiği biriydi Jeongguk, ben onu hiç görmemişken bile öyleydi.

Günlerim öpücükleriyle, iltifatlarıyla ve bana değerli olduğumu çokça hissettirdiği anlarla geçiyordu ve bundan şikâyetçi olmayı asla düşünmemiştim. Ondan ayrı olduğum her an içim tarifi imkânsız bir özlemle doluyordu ve bu katlanılamazdı.

Oflayarak elimdeki kalemi sayfada hızlıca gezdirmeye devam ettim, profesör çok hızlı konuşuyordu ve bu dersi not tutmadan geçebilmem imkânsızdı ama odaklanamıyordum. Tenim Jeongguk'un dokunuşlarını arayarak karıncalanıyor, omegam sürekli huysuzlanıyordu. Beraber uyuduğumuz o geceden sonra daha da bağlanmıştık, geceleri onun kıyafetleriyle yatmadığımda derin bir uyku uyumak çok zor oluyordu.

to begin again | taekookWhere stories live. Discover now