19

9K 852 278
                                    

😽😽<333333 (yorumu unutmayin optum sizi xoxo)

Kalabalıkların içine girdiğim zamanlarda gözlerim çekingence dolanırdı etrafımda. Birbiriyle fiziksel açıdan ufak detaylar dışında tamamen farklı olan yüzler benim için her zaman sorgulanacak nitelikteydi. Bazılarında birkaç saniye oyalanırdım, bazıları ise kafamı birkaç saat meşgul edecek kadar ilgimi çekerdi. Günün sonunda benim için hiçbir anlam ifade etmeyen onlarca profil zihnime uğramış olurdu.

Düşünürdüm, öylesine yanımdan geçip giden birinin bende hiçbir karşılığı yoktu fakat belki de o bir başkasının hayatında olmazsa olmazdı. Gözlerimiz çakıştığında sıradan bir bakış attığım kişiyle göz göze gelmek için birçok fedakârlık yapabilecek biri vardı belki.

Milyarlarca insan vardı, hepsinin hayatı kendi romanıydı. Kendilerine ait kurguları, kahramanları, çatışmaları, noktaları, virgülleri ve sonları olan milyarlarca roman...

Kafamda sorular belirirdi, şu an gözümün öylesine değdiği birileri ileride hayatımın bir noktasında olacak mıydı? Ya da şimdilerde bende hiçbir karşılığı olmayan birileri hayatımın merkezine yerleşebilir miydi? Kendi romanımın eksik kahramanlarını engelleyemediğim bir buruklukla ararken bir noktada pes ederek yere dikerdim gözlerimi. Çünkü süzdüğüm yüzlerin hiçbirinden bana olumlu bir ışık yakan sezgiler edinemiyordum.

İşte hayatımın tam bu noktasında, kendimi tüm arayışlardan soyutlayıp anın akışına bırakmışken tüm vücudumu sarsan; aitliği, güveni ve tutkuyu beni ben yapan her hücremde, sonsuz bir ihtişamla hissettiren biriyle çakışmıştı yollarım.

Jeongguk, benim romanımın bir diğer ana karakteriydi.

Gün yeni yeni doğarken daldığım tatlı uykudan yavaşça sıyrıldım, güneşin batarken ardında bıraktığı kızıl izler Jeongguk'un odasının devasa camından yatağa yansıyordu. Sırtımda hissettiğim ağırlık yüzümde bir tebessümü doğurdu, uyumadan önce onun üzerinde olan bendim ama işler değişmiş gibi görünüyordu. Kafamın altından geçirdiği koluna dudaklarımı bastırdım, kızgınlığım normal şartlarda birkaç gün sürüyordu fakat kimyamın yüzde yüz uyuştuğu biriyle geçirdiğim saatler beni her açıdan tatmin etmişti.

"Kızgınlığının bittiğini kabullenmek istemiyorum. Omeganla bir konuş Taehyung, eminim o da benimle aynı fikirdedir." Uyandığının farkında olmadığım alfamın konuşmasıyla irkilirken nasıl davranmam gerektiğine karar veremediğim için tereddütle yutkundum. Jeongguk'tan utanmıyordum, ona duyduğum sınırsız güven benim için birçok tabuyu yıktığından bedenim de dahil olmak üzere  bana özel olan ve onunla paylaşmaktan çekindiğim bir şey yoktu. Geçirdiğimiz gecenin her anından sonsuz bir memnuniyet duyuyordum ama hissettiklerimin karşılığını verememiş olmaktan korkuyordum.

Jeongguk tüm gece boyunca bana ve benim hislerime odaklanmıştı, kendini ikinci plana attığının farkındaydım fakat tüm tecrübesizliğime karşın içgüdülerimle hareket ederek ona karşılık vermeye çalışmıştım. Gereksiz ve boşuna bir çaba mıydı, yoksa en azından tekrarını isteyebileceği kadar mutlu muydu? Bunu nasıl sorabilirdim?

Ensemdeki saçlarda ve omuzlarımda öpücüklerini hissettiğimde huylanarak kıkırdadım, dalgın olduğum hiçbir ana tahammülü yoktu. "Omeganın kızgınlık konusunda benimle aynı fikirde olması için birkaç hile yapabilirim aslında. Artık hassas olduğun her bölge ezberimde çünkü. Nereye nasıl dokunmam gerektiğini çok iyi biliyorum." Jeon Jeongguk'un uykunun etkisiyle boğuklaşmış sesi kulağıma edepsiz cümleler fısıldarken sorgulamalarımı yapabilecek kadar odaklanamıyordum. Bacaklarımız birbirine karışmıştı, zorlukla arkamı dönerek onunla yüz yüze geldim. Tanrım, varlığını sorgulayanlar bu manzaraya şahit olabilseydi kendilerini gördükleri ilk kiliseye kapatırlardı.

to begin again | taekookحيث تعيش القصص. اكتشف الآن