18

11.1K 990 394
                                    


🎗

Toplumun doğal düzeniyle birlikte ortaya çıkan hiyerarşik yapı bana her zaman anlaşılması güç gelirdi. Hepimiz Tanrı'nın bizim için seçtiği dinamiklere sahiptik, bunlar bizi bir sınıfa ait kılıyordu. Ortak amaçlarımız, çabalarımız, özelliklerimiz ve sorumluluklarımız; içinde bulunduğumuz grubun sosyal hayattaki misyonunu belirliyordu.

En başa gitmek isterdim bazen; insanların birarada yaşamaya başladığı, ilişkilerin temellerinin atıldığı, bakış açılarının henüz geliştiği ilk anlara dönerek nerede yanlış yapıldığını gözlemlemek isterdim. Çünkü bireyleri kendi iradeleri dışında gelişen bir özelliklerine göre ayrıştırmak kimin fikriydi çok merak ediyordum.

Alfa, omega ya da beta olmak kalıplaşmış bir profilin altında ezilmek demek değildi ki. Nefes alan her canlının kendine özgü olduğu bir dünyada yaşıyorduk, bunu idrak etmeyi engelleyen at gözlüklerinin bu zamanlarda dahi büyük bir kesimin favorisi olması garipti.

Büyük bir çoğunluğa nispeten şanslı sayılırdım. Toplumdan oldukça izole büyümüştüm ve etrafımda babam dışında beni omega oluşumla yargılayacak birileri yoktu. Bu tür zorbalıkların eğitimle tamamen engellenebileceği yönündeki tezleri çürüten bir örneğe sahiptim yani. Bazen geçmişin çürük düşünce yapısı öyle yer ediniyordu ki bazılarının zihninde, çıkarlarıyla paralel olduğu sürece buraya dayanarak gözlerinin önünde alenen sergilenen doğrulara sırt çevirmek tereddütsüz tercihleri oluyordu. Onlara üzülüyordum, bilinçli cahillik yalnızca acınasıydı.

Ben bir omegaydım ama bu beni tanımlamak için yeterli olabilecek bir kelime değildi. Kıvrımlı, narin ve küçük bir vücut; tatlı feromonlar, hassas duygular ve bir çocuk doğurmak için gereken anatomiden ibaret görmüyordum çünkü kendimi. Çok daha fazlasıydım, yaşayan milyarlarca kişiden farklı olmamı sağlayan birçok özelliğim vardı, herkes gibi.

İletişim kurabildiğim az sayıda insanın tiksindiğim düşünce yapılarına sahip olması beni daha temkinli biri yapmıştı. Cinsiyet ve dinamik ayırmaksızın kendimi geri çekmiştim çevremden, dolayısıyla herhangi bir duygusal ilişkim de olmamıştı. Alfalardan bu denli uzak olmak cinsellik gibi bazı konular hakkında çeşitli tabular geliştirmemle sonuçlanmıştı. Jeongguk'la tanışana kadar omegamın varlığını hissettiğim anlar bile sınırlıydı.

Omegamı tanımıyordum, içimde bir yerlerde saklı olan ikinci benliğim kuramadığımız iletişim sonucu kendini kapatmıştı bir nevi. Alfasıyla buluşana dek tek katmanlı bir kişilikle yaşamama izin vermişti, şimdi ise hayatımda Jeongguk'un değiştirdikleri bölümüne yeni bir madde ekliyordum.

Kızgınlıklarım her zaman hafif geçerdi, zaten oldukça nadir yaşadığım bu süreci odama kapanarak birkaç günde atlatırdım. Omegam iç güdülerini daha fazla bastıramadığında zor durumda kalmayacağım bir anı kollar ve kontrolü eline alırdı. Şimdi ise tüm bu rutinden farklı bir an yaşıyordum, daha önce hissetmediğim kadar güçlü bir yangın şakaklarımdan süzülen ter damlalarının sebebiyken Jeongguk'un yatağında derin bir uykunun kıyılarındaydım.

Kasıklarıma batan iğneler canımı acıttığında gözlerimi araladım. Jeongguk'un yatağında uyandığım sabahlar içimde tarifi imkansız bir huzur olurdu; çarşafların arasında oyalanır, alfamın benimle ilgilenmesini sağlardım. Bugünse tüm odağım cinsel dürtülerime çevrilmişti, arzu ve şehvet içimi gıdıklarken uyku sersemliğinden kurtularak daha önce yaşamadığım kadar şiddetli olan bu anları çözümlemeye çalışıyordum.

Jeongguk yatakta değildi, pazartesi günleri dersleri benimkilerin aksine çok erken saatlerde başlıyordu. Bu sabah da beni öperek gittiğini haber verdiği anları hatırlıyor gibiydim. Feromonlarımın yoğunluğuna bakılırsa kızgınlığım yakınlarda başlamış olmalıydı, giderken durumumu fark ettiğini sanmıyordum.

to begin again | taekookWhere stories live. Discover now