03

548 63 19
                                    

Jihoon randevudan bozulma gecenin ardından sabaha uyandığında aklı içeride yatan bedende kaldığı için kurduğu alarmdan daha erken kalktı. Birazcık açılmak için kendine fırsat tanıyıp içeri gittiğinde görmesi beden yerinde yoktu. Sabahın erken saatlerinde telefonunun çaldığını biliyordu. Onu o kadar erken kimin arayabileceğini tahmin edecek kadar birlikte yaşamışlardı.

Bugün derse geç kalmayacağı için sevinmesi gerekiyordu ancak aklın onda kalacağı için sevinemedi. Normalde şu an o koltukta boğazına kadar kusmuğa batmış bir halde uyuyor olmalıydı. Kalkıp onun temizlenmesine yardım edecek ve ortalığı temizlecekti ancak bunların hiçbirine gerek kalmamıştı.

Bir şeyler atıştırmak için mutfağa gittiğinde hazırladığı çorba koyduğu yerden bir santim bile kıpırdamamıştı. Soonyoung bunu asla bu kadar düzenli koymazdı. İçmemişti. İçerlenmediğini söylerse daha kötü hissederdi kendini. Çorbadan kendine birazcık alıp bir ihtimal diyerek geri kalanını aynı yere bıraktı.

Okula geldiği gibi onu heyecanla bekleyen arkadaşı adeta koluna yapıştı. Seungkwan dün gece telefonda nasibini alamamış gibi her şeyi öğrenmek için ısrarla soru soruyordu. Gecenin tam bir fiyasko olduğunu öğrendiğinde ise hayal kırıklığına uğramıştı.

"Böyle bir çocuktan elin boş döndüğüne inanamıyorum. Belki de kendime yapmalıyım onu."

Onun takılmalarını dinlerken bir yandan da onun okula gelip gelmeyeceğini anlamak için etrafa baktı. Gelirken otoparka bakmıştı da arabasını görmemişti. Nerede olduğunu biliyordu ancak bir ihtimal belki başka bir ihtimal daha yüksek gelir diye düşünüyordu. Gelmedi.

Tek dersi olduğu için çabucak girip bitmesi ile eve gitmek için can attı. Kütüphaneye gidip ders çalışmalıydı ancak onun gelip gelmediğini merak ediyordu. Ne kadar aceleyle giderse gitsin vardığında kapıdaki eksik ayakkabı çiftinden bile evde olmadığını biliyordu. O gece gelmeyeceğini de biliyordu. Soonyoung'u sabahın köründe ailesinden başka kimse aramazdı ve eve gittiğinde gelmesi uzun sürerdi.

Yatağına uzandığında telefonunu açtı. Her seferinde bunu yapamayacak kadar çekiniyor gibi hissediyordu kendini ancak yaşadığı bir ihtimaller dünyasında atacağı mesajın da ona ulaşacağını ve destek olacağını düşünmek istiyordu. Ona ait olan mesaj kutusunu açıp baktı. Sürekli olarak kendi mesajları ve onun görüldülerinden ibaret olan kutu. Jihoon ona çok nadir mesaj atardı. Uzun süre eve gelmediğinde veya dolabı doldurması gerektiğini söylemek için. Bu nadir mesajlarına rağmen o kutuyu sadece kendi mesajları dolduruyordu. Bir süre ne yazacağına karar veremeyip öylece baktı. Onun yanında onsuzluğa alışmıştı.

Her nerede isen dikkat et.

Fazlasıyla saçma mesajı gönderdiğinde diyecek başka bir şeyi olmadığı için üzüldü. Mesajının görüldü olmasını beklerken sızdı. Sabah uyandığında bile görmemişti. Nerede olduğunu biliyordu ve görmemesinin sebebini de biliyordu.

Ailesinin yanına gittiğinde hayattan soyutlandığının farkındaydı. Bunun sebebi ailesinin yaşadığı hayattan memnun olmamasıydı. Soonyoung baskıcı zengin bir ailenin evinden kaçmış başıboş bir hovardaydı. Bu yüzden hiçbir konuda kızamıyordu ona.

O gün derse gittiğinde de bu yüzden keyfi yoktu sanırım. Orada iyi olacağını düşünerek kendini avutmaya ve dersiyle ilgilenmeye çalıştı. Başarılı olmuştu da. Dersten sonra Seungkwan ile kütüphaneye çıkıp ders çalışmayı eve gitmeye tercih etti. Bugün de geleyecekti adı gibi emindi.

Oturduğu masada incelediği konuya ait saha araştırmasına dair makaleyi bütün dikkatiyle okurken başında beliren gölge ile bölündü. Gördüğü kızı tanıması zor olmadı. Geçenlerde Soonyoung'un kenara sıkıştırdığı kızdı bu. Hesap sorar gibi ellerini masaya dayamış ona bakıyordu. Kulaklığını çıkarıp bakmak zorunda hissetti kendini.

Not Alone | SoonhoonDonde viven las historias. Descúbrelo ahora