05

506 58 38
                                    

Jihoon uzun süre onun ağzından çıkan beş kelimelik kısa cümlenin altında yatan her şeyi düşündü. Günlerce. O gün ders çalıştıktan sonra da o günden sonra her derse girdiğinde veya her yanında belirip sessizce ders çalıştığında. Son sefer eve gittiğinde ne olduğunu bilmiyordu ancak şimdiye kadar içip yatıp kendini batırmak dışında hiçbir şey yapmayan Soonyoung günlerdir tüm bunlardan uzaktı.

Gerçekten battığı dipten çıkmak için uğraşıyordu. Zorlanıyordu belliydi. Tüm kütüphanenin ortasında o kız bas bas bağırdığında onu hiç takmayarak veya ayık olmaya alışık olmayan bedeninin alkole olan ihtiyacına karşı koymaya çalışarak fazlasıyla zorlanıyordu. Evde bir şeyler yapmaya uğraşarak zorlanıyordu.

Madem öyle dedi içinden. Madem böyle çaba gösteriyordu yardım edecekti. Şimdiye kadar hep battığı yerde arkasını kollamak için yanında olmuşsa şimdiden sonra yükselmesine de yardım edecekti. Bunu yapmayı o kadar istiyordu ki.

Sağlıklı kararlar alan aklı yerinde normal biri olarak görmek istiyordu onu tekrar. Tıpkı ilk tanıdığı günlerdeki gibi sadece normal biri olsun istiyordu. Ders çalışsın veya onun yanında olsun istemiyordu. Yüzü gerçekten gülsün, nefesi alkol kokmasın istiyordu. Yaşadığı hayattan zevk alsın istiyordu.

Bu yüzden aldığı notları, çalıştığı kitapları paylaşmaya başladı onla. Nereye kadar çalışması gerektiğini gösterip nasıl çalışacağını anlattı. Konu tamamen ders olsa dahi uzun zaman sonra ilk defa bu kadar uzun süre konuşuyordu onunla. Buna gittikçe daha çok muhtaç olduğunu hissediyor aldığı karardan dönme ihtimalini düşünmek dahi istemiyordu.

Eski Soonyoung'u görmeyi istemiyordu.

Haftanın ortasında tek dersi olduğu gündü. Aslında diğer bölümün dersleri vardı ancak onlardan muaf olduğu için girmiyordu. Bu yüzden en rahat günüydü. Seungkwan da bunu fırsat bilmişti.

"Birlikte dışarı mı çıksak? Son seferde bizi ekmiştin."

Ne kadar aklı Soonyoung ile evde vakit geçirme fikrine ihtiyaç duysa da arkadaşını ekemezdi. Bir kere o şansını kullanmıştı. Yine de eve gidip en azından görmek istiyordu. Bunun için kütüphaneden yeni aldığı kitapları bahane etti.

"Tamam ama eve gidip kitapları bırakmam lazım."

İtiraz etmedi. Mingyu ile buluşup hemen almaya geleceğini söylediklerinde aceleyle eve gitti. Kapıda gördüğü kadın ayakkabıları ile içine düşen endişe verici soğukluk çok kısa sürede titremesin sebep oldu.

Bunu yaptığına inanamıyordu.

İçeri bakındı. Ortalıkta gözükmediklerine sevinmediğini içinden geçirecekti ki odadan gelen sesi duydu. İnce sesin çıkardığı kısık bağırış sesiyle tüm yüzünün kıpkırmızı olmasına sebep oldu. Buna inanamıyordu. Aceleyle kitaplarını odaya fırlatıp koşarak çıktı evden.

Kwon Soonyoung eve birini atmıştı. İlk defa birini onun evine getirmişti. Sertçe kapattığı dış kapının ardından önünde duran araçtan inen ikilinin yanına gittiğinde nefesi kesilmek üzereydi. Ağlamak istemiyordu. O lanet şey için ağlamak istemiyordu. Seungkwan durumu sezmiş gibi omuzlarından tuttu onu.

"Biri pencereden bakıyor."

Mingyu'nun dediğini duyduğunda dönüp o tarafa bakmadı. Kapı sesinin ardından bakma olasılığının çok yüksek olduğunu biliyordu. Kendisinden uzun boylu, pencereye bakan çocuğa doğru döndü. Sinirliydi ve yapacağı şeyin sinirden ibaret olmasına üzülüyordu. Bunun onun canını yakacağını veya içerideki kız kadar önemsemeyeceğini bildiği halde Mingyu'ya dolu gözleriyle gülümsemeye çalıştı. Onun baktığını biliyordu ve intikam istiyordu.

Not Alone | SoonhoonWhere stories live. Discover now