this paper is a mystery

587 69 7
                                    


•••


[ Hwang Hyunjin ]


"Nasıl yiyeceksin şimdi bunu? Ye hadi, ye de göreyim." Jisung'un anlamsız bir şekilde Yeji'yle iddialaşmasına karşı başımı umutsuzca iki yana salladım.

Bu sırada ona cevap vermekten çekinmeyen kardeşim de pizzaya döktüğü bol sosla birlikte dilimi yiyerek Jisung'a kendini kanıtlıyordu.

Birisi yirmi iki diğeri yirmi yaşında falan değildi. İkisi de beş yaşındaki küçük çocuklardı. Eskiden beri aralarındaki inatçılığı çözememiştim ve belli ki hiç de çözemeyecektim.

"Yedim! Ne yapacaksın şimdi? Herkes de gördü!" İkisinin tüm salonu inleten sesine karşı yüzümü buruşturdum istemsizce.

Çoğunlukla onları kınayan bakışlara rağmen güç aldıkları iki kişi vardı. Ki bunlar kesinlikle Felix ve Ryujin. Yoksa herkes bu yaptıklarını destekliyormuş gibi devam etmelerinin başka açıklaması olamaz.

"Susun, iki dakika susun. Yeter."

"Sen de mi onun tarafındasın?"

"Ne tarafı?"

"Kazandım iddiayı işte daha ne olsun!" Gözlerimi devirip ayaklandım ve ortadaki pizza kutusunu kapattım. Bu evdeki herkes midesizdi ve bir hafta sonra bile içindekileri çekinmeden yiyebilecek bir potansiyele sahiplerdi.

"Yok size pizza da iddia da. Kalkın yerden. Adam gibi yemek yiyelim bir cumartesi dedik kaçma isteği yarattınız."

"Her zamanki halimiz işte."

"Her zamanki çocuk haliniz." Sevgilisinden aldığı çıkışla Changbin'e dönen Jisung'dan çektim gözlerimi. Çok bile dayanmıştım.

Yeji'nin hala daha ortada dolanan şişelere uzandığını gördüğümde hızla uzandım ve almasını engelledim.

"Bunlardan da yok. Ortaya ne koysam iddialaşacak potansiyeldesin bugün." Dudaklarını büzmüş ve gözlerini büyültmüştü anında.

Küçükken bunu çok sık yapardı. Okul çıkışları birlikte zaman geçirmek ya da ona daha nice şey de yardım etmem için. Neredeyse her gün bu ifadeyle karşılaşırdım.

Fakat artık o ifadeyi geçtim yüzünü bile görmek zordu. Bazen o aptal psikoloğu kıskandığımı itiraf ediyorum.

Elime alabildiğim kadar şeyi alıp mutfağın yolunu tuttum. Hemen ardımdan ayaklanan Felix'i ve Yuna'yı da fark etmiştim.

Salona yerleştiğimiz için evin geri kalanına karanlık çökmüştü ve açıkçası bu gözüme her ne kadar korkutucu gelse de artık evin boş olduğunu anlayacak kadar büyümüştüm.

"Kutuları direkt masaya bırakın, hallederim ben."

"Tamam oppa." Yüzümü buruşturup azarlamak için arkamı döndüğümde koşarak kaçan Yuna'ya karşı gülmeden edememiştim.

pacemaker | hyunminWhere stories live. Discover now