i have to know

587 66 57
                                    

Özlediniz değil mi

Bende özledim 😽



•••






Elimdeki notu yatağa bırakıp tekrar yere uzandım ve alnımı halının yumuşak yüzüne yaslayarak nefes almamayı göze alarak birkaç saniye öyle kaldım. En sonunda ellerimi alnıma yerleştirerek burnumdan nefes alabileceğim şekilde ayarladım kendimi.

''Bunu nasıl unutursun. Hadi, say Hyun. Uluslararası hukuka ilişkin klasik yaklaşımlar, tabii görüşü, iradeci görüş, objektivist görüş olarak ayrılıyor. Biraz daha açacak olursak eğer iradeci görüş kendi kendini sınırlama ve bileşik irade kuramında incelenebilir. Bu kuramları-'' Kapının tıklatılmasıyla kaldırıp sallamaya başladığım ayaklarımı indirdim.

Ellerimi çekip tek dirseğimin üzerinde doğrulurken yataktan dolayı görebildiğim kadar kapıyı görmeye çalışırken bekledim. Daha sonra açılmadığını fark edince gülmeden edememiştim.

''Gelebilirsin Seungmin.'' Hemen ardından kol aşağı inerken genişçe gülümseyerek içeri giren bedenini görebilmiştim

Dirseğimden destek alarak tamamen doğruldum ve oturur pozisyona geldim. O da yaklaşıp dağınık notlarıma dikkat ederek yatakta bana doğru dönük oturmuştu. Elinde özenle kendi süslediği kılıflı telefonuyla oturuyordu. Neredeyse bir ay geçirmişti teknoloji ve etrafındakileri inceleyerek. 

Her fırsatımda onu dışarı çıkarmaya çalışıyordum ya da evde kalıp uzunca sohbet ediyorduk, daha çok konuşan taraf ben olsam bile, bunların yanı sıra telefonuyla ne kadar süre geçirdiğini tahmin edemiyordum fakat derslerini aksatmıyordu ya da bizi etkileyen bir durum yoktu, henüz.

''Sıkıldın mı?'' Soruma karşı başını iki yana sallamış ve yanındaki notlarıma dönmüştü.

''Şirkette uğraştıkların gibi değil, hiçbirinin kocaman H damgası yok. Ne zaman mezun oluyorsun hyung?'' 

Eğer ki bitirme projem kabul edilirse mezun olacaktım, ortalamam yeterliydi, istenilen staj süresine ve yeterlilik puanına sahiptim. Sanırım gerisi biraz da profesörlerin düşüncelerine kalıyordu.

''Bir sorun çıkmazsa iki aya kadar.'' Beni onaylayıp kendine çevirdiği kağıdı tekrar eski yönünde bırakmış, titreşen telefonunun ekranını ters koymuştu yatağa.

Bununla birlikte kollarımı bacaklarıma sararak ısınmaya başlayan havalara rağmen yine de kalın giyindirmeye devam eden mevsim durumuna karşı iç çekmiştim. ''Bir şeyler yemek ister misin? Bahçeye çıkamasak bile sanırım salon camının manzarası bizim için yeterli.'' 

Dediğime küçük bir kahkaha atarken kuyruğunu bedenine sarmış, kalkarak yatağın etrafından dolanmıştı. 

''Aşağıda bekliyorum seni hyung!'' Elimi sallayıp gitmesini işaret ettim. Odadan çıkıp kapıyı kapatırken kendimi tekrar geriye bırakmıştım.

On altı yaşındaydı ve bir ay içerisinde sadece uzayan boyuna değil kendi içerisinde yaşadığı değişimi de hayranlık içerisinde izlemiştim. Onunla konuşabilmek için aklımda sıraladığım hemen hemen her şeye karşılık veriyor, çekildiği kabuğundan çıkarak utangaçlığını kırmaya başlıyordu. Bundan memnundum çünkü kendi ayakları üzerinde duracağı zamanı merak ediyordum.

pacemaker | hyunminWhere stories live. Discover now