and acceptance

360 52 8
                                    

•••



"Sırf inadından yapacaksan, yapma." 

Gözlerimi devirirken güldüm. Açıkça komikti çünkü.

''İnat ettiğimden dolayı gerçekleştirmek istediğim bir şey yok ortada.''

Cümlem onu birkaç saniye duraksattı, aralık dudaklarını birbirine bastırdı ve gözlerini kıstı.

''Bu hukukçu karma kelime taktiklerin bana işlemez. İnat etmiyorum de geç.''

Nefesimi seslice verdim ve dönüp durduğum odada sonunda deri koltuğa bıraktım kendimi.

Her şey çok güzel ilerliyordu. Sabah kalkıyor, beraber kahvaltımızı yapıyor, eğer hiç istemezsek onun keşfettiği dondurmacıya gidiyorduk. Çeşit çeşit dondurmayı kasede üst üste koydurmasına bir şey demeyip günümü onunla mutlu bir şekilde açıyordum.

Benimle açıkça flört ediyor, aptal kalbimin yanağıma kondurduğu tüy kadar hafif öpücükle dört nala koşmasına sebep oluyordu. Ama bu da hoş.

Günler geçiyor, biz adım atıp ara sıra kendimizi aşıyorduk. Henüz ona açılmaya cesaretim yoktu ya da ben öyle sanıyordum. Yarım saat öncesine kadar. 

Dediğim gibi, her şey çok güzel ilerliyordu. Ta ki Seungmin'in benden dolayı (?) vakit ayıramadığı gizemli yapışık arkadaşları ortaya çıkana kadar.

Tam olarak o anlardan birindeyiz. 

Sunghoon denen çocuk kırmızı saçlarıyla birlikte güvenlikten geçemeyince Seungmin'in adını vermiş, benim kulağıma gelmesini sağlamıştı.

Önce normal karşılasam da -bildiğiniz üzere kıskanç bir yapım yok- elini boynuna getirip oynamalar, gülerken yakınlaşmalar, bunlar hoş değil. 

Aynısını ben de yapıyordum ama ilerisi yok. Ne yani, ben de mi yılışık bir ergenim?

Uzun lafın kısası biraz kıskanıyordum ve gerekli önlemlerin alınması için bu işin tatlıya bağlanması gerekiyordu, acilen. 

''Hayallere dalman bitti mi?''

Minho hyungun bana seslenmesiyle küçük bir çocuk gibi ayakkabılarımı incelemeyi bitirdim ve kaldırdım başımı.

''Chan hyunga nasıl açılacaksın?'' Böyle bir soru beklemediğini belli edip elindeki kahveyi öksürerek bırakırken hemen ayaklandım.

Telaş ettiğimden değil ama refleks olduğu için arkasına geçip sırtına birkaç defa vururken elini arkaya atıp bana denk getirmeye çalışmış, nasıl bir esneklik varsa ise hedefi tutturduğunda istemsizce bağırmıştım, ''Yuh! Bizden habersiz poligona gidip Chan hyunga yürüyenleri hayal ederek mi atış yapıyorsun?''

Söylenerek kendimi tekrar yerime bıraktığımda o da uzanıp suyumu dikmişti.

''Sende hiç akıl yok mu? Suyun çıkacağı varsa bile senin yüzünden savrulup hücrelerime dağıldı.'' 

Gözlerimi devirirken elimi dikkat etmediği karnımdan çektim, yememişti.

''Selam söylersin artık.''

pacemaker | hyunminWhere stories live. Discover now