𓆙°Chapter³²°'𝑼𝒄 𝒔𝒖𝒑𝒖𝒓𝒈𝒆'𓆙

1.5K 110 92
                                    

¬Hatırlatma: Yüzümdeki zafer ifadesini Tom'un gözüne sokup deri koltuktan kalktım ve ortak salondan çıktım. Tablo geri kapanır kapanmaz dizlerimin bağı çözüldü.

Bunu bana gerçekten yapmıştı yani. Lanet olsun, sadece kardeşini öptüm diye.. Kendim bile istememiştim. Derin bir nefes aldım ve büyük salona ilerledim. Aklımı dağıtmam için Lord'un verdiği göreve odaklanmam en iyisiydi...

Zindanlardan çıkıp büyük salonun kapısına geldiğimde Remus ile karşılaştım.

Remus: Günaydın, y/n!

Y/n: Günaydın..

Remus: İyi misin? Biraz tuhaf görünüyorsun, bir sorun mu var?

Remus'un endişeli gözleri benimkileri bulduğunda derin bir nefes verdim ve Remus'a sarıldım. Remus, şefkatli bir abi edasıyla kollarını bana geri doladı.

Remus: Hey, heey. Neler oluyor?

Y/n: Ben... İyi hissetmiyorum sadece...

Remus: Üç süpürgeye gidelim mi? Hem için açılır biraz? Kaymak birası da içeriz? İstersen bizim çocuklar da gelir?

Y/n: James ve Siri'nin sarkastik laf sokmalarını dinleyecek halde değilim...

Remus: O halde benimle geliyorsun.

Dedi ve hala sarılan vücutlarımızı çıkış kapısına yönlendirdi.

Remus: Hagrid'den karagöl sandallarının küreklerini sakladığı yerin anahtarlarını alalım mı? Sandalla gidelim?

Kafamı kaldırıp ona baktım.

Y/n: Bu soğukta?

Remus: Hı hı.

Y/n: Sandalla?

Remus: Eveeet...

Y/n: Karagölde?

Remus: Merlin! Tamam... Hızır otobüsle gideriz.

Y/n: Remus, cisimlenebiliriz?

Remus, beni kendinden uzaklaştırdı ve ciddiyetle bana baktı.

Remus: Bunu teklif ettiğini duymayayım y/n.

Y/n: Hala cisimlenmekten korkuyor olamazsın? Ciddi misin ya?

Remus: Jorge Blossom'ın bir yarısı hogwarts'ta diğer yarısı hogsmade'de kalmıştı diyorum y/n!

Gözlerimi devirip ona baktım. Dehşet içinde bana bakıyordu. Gülümsedim ve elini tuttum. Gözümde üç süpürgeyi canlandırdım. Ayaklarımız yerden kalkıp kağıt gibi buruştuktan birkaç saniye sonra üç süpürgenin önündeydik. Remus, büyük bir kızgınlıkla bana bakıyordu.

Y/n: Gördün mü tek parçasın..

Remus: Sana kaymak birası falan yok. Hain...

Dedi ve azametle üç süpürgeye girdi. Kahkaha atmamak için kendimi zorlayarak hemen arkasından da ben girdim. Ahşap masalardan birine oturdu ve eliyle Rosemerta'yı çağırdı. Yavaşça yaklaştım ve karşısına oturdum. Rosemerta, sarışın, kıvırcık saçlı genç bir kadındı. Yavaş adımlarla bize geldiğinde gülümsedi. Sağ omzunun üzerinde bir not defteri ve tüy kalem uçuçuyordu.

Rosemerta: Üç süpürgeye hoşgeldiniz! Ne istersiniz?

Remus, sinirli sinirli yarım ağız konuştu.

Remus: Kaymak birası, lütfen.

Remus, konuşur konuşmaz tüy kalem yazmaya başladı. Rosemerta, bana baktı.

𝐁𝐞𝐠 𝐌𝐞 || +¹𝟖 #Wattys2022Where stories live. Discover now