Bölüm 12

87 56 0
                                    




Aralık perdeden sokağa baktım. Boş sokakta elinde pazar arabasıyla geçen kadından başka kimse yoktu. Bu sokak hep böyle boş muydu yoksa benim şüphelerim doğrultusunda bilincim bana oyun mu oynuyordu?

Nefesimi bırakarak koltukta oturmuş güzelce çayını içen Burcu'ya baktım. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Hiçbir şeyden kastım; Feyza'ya evi bakmak için onun anahtarı aldığı yalanını söylediğimdi. Evet. Bunu ona söyleyemedim çünkü vereceği tepkiyi tahmin ediyordum. Hoşuma gitmeyecek olan o tepkiyi.

Yan tarafına oturarak yalandan öksürdüm. Dün gece abim, yaptığım hata ve bir iz bulamamanın vermiş olduğu huysuzlukla beni bir güzel azarlamıştı. Hakketmiştim. Ama mağdurdum da.

Nasıl lafa girseydim? Burcu, bir ihtimal anahtar olabilir mi çantanda?

Yok daha neler! Kendi söylediğin yalana inanmak bu olsa gerek. Kızın haberi yok ben anahtar diyorum (!)

"Ne söyleyeceksen söyle Allah aşkına. Kıvranıp duruyorsun." huysuzlanmaya başlamıştı bile. Eyvahlar olsun!

"Düşünüyorum da... Ev arıyor musun sen acaba?"

Ne!? Yok! Yok ben abimin dillendirdiği eksik beyin hücrelerimi iyice kaybetmişim. Bu saçma soru nerden çıktı Bengü!

Elindeki fincanı masaya bırakarak şüpheyle baktı bana. "Ev mi? Nerden çıkardın ev aradığımı?"

Nerden çıkardım? Güzel soru cidden nerden çıkardım bunu!

"Yani öyle aklıma geldi.. Hani ararsın.. Ne bileyim söylemeye utanırsın.. Falan ondan yani."

Güldü. Bende güldüm. Bu konuyu bir daha açarsam abime kalmadan kendi kendimi imha etmek zorunda kalacağım.

"Olursa söylerim bunda utanılacak ne var. Dert etme."

Telefonuma gelen bildirim sesiyle irkilerek mesaj sayfasına girdim. Yazan abimdi. Feyzaların apartmana çilingir yollamış. Çok mantıklı. Bazen neden böyle basit şeyleri bile düşünemiyordum ki.

Telefonu kenara bırakarak Burcu'ya döndüm. "Burcu böyle biraz ayıp oldu ama benim pastanede bir müşteriyle buluşmam gerekiyordu bir de acil bir işim var, çıkmam lazım da.."

Şimdi nasıl diyeyim anahtarı aldığın eve çilingir geliyor diye.. Bak! Hala aldığın anahtar diyorum. Yok ben bu yalana kendimi inandırmışım besbelli.

Çay fincanını masaya bırakarak oturduğu yerden kalktı. "Tamam tamam. Daha iş kurmadan müşteri buldun demek. Namın mahalleyi sardı desene.." gülerek bende onunla kalktım.

Ceketimi askıdan alırken bir yandan da çantasını toplayan Burcu'ya laf yetiştirmeye çalışıyordum.

"Sen dur daha ne ki bu! Hele abim şu onayı versin sen o zaman göreceksin."

"Neyse neyse şımarma sen de bak işine hadi çıktım ben."

Örtülen kapıyla arkasından "görüşürüz" diye bağırdım. Hızla zar zor topladığım saçımı aynada düzelttim ve Burcu'nun peşinden çıktım.

Arabası sokaktan ayrılınca bende hızla kapıdan çıktım. Bizim evin üst kısmında kalan ahşap evin önüne gittiğimde çoktan gelmişlerdi.

Nefes nefese yanlarına vardım. Hallettiklerinde gerekli ücreti ödedim. Tam pastaneye gitmek için adım atacaktım ki içimde tuhaf bir his peyda oldu.

Evin çatı katında görünen küçük cama baktım. Buradan nasıl ışık süzebilirdi ki? Depo olarak kullanılırken bile şikayet edilen o küçük yerde kim ne yapardı?

Elimdeki anahtara bakarak içeri girmeyi düşündüm. Ne görmeyi bekliyordum? Anahtarı alan kişi hala içeride de olabilirdi. Tanımadığı birinden hiçbir şey demeden anahtar alma cürretinde bulunan biri pekala tehlikeli olabilirdi.

Siyah demir kulpu tutarak anahtarı yerleştirdim. Belki de abimle girmek daha iyi bir fikirdi. Evet! Muhtemelen en doğru karar abimle girmekti. Fakat bu merak nedendi? Ben ne yapıyordum!

Kapıyı açarak fazla aydınlık olmayan apartman boşluğuna baktım. Tam karşımda Feyza'nın babasına ait olduğunu tahmin ettiğim mavi demirli eski bir bisiklet vardı.

İçeri bir adım atarak sokağa baktım. Her şey normaldi. Açtığım demir kapının diğer kısmını da açtım ve kapanmasını önlemek adına önlerine büyük birer taş koydum. Evet şimdi güvendeydim bence. Bir şey olursa anında kaçabilirdim.

Üst kata kendimi zorlayarak çıktım. Uzun zamandır girilmemesinden kaynaklanan havasızlık beraberinde boğucu bir koku oluşturmuştu.

Çıktığım iki kat sonunda soluklanmak için duraksadığımda tahta ayakkabılıkta duran beyaz topuklu ayakkabılar dikkatimi çekti. Feyza'nın beyaz bir ayakkabısı mı vardı. Genelde beyaz leke olur diye giymezdi. Ay yoksa... Üzüldüm şimdi ya.. Perihan Teyzenindi kesin bunlar. Canım Feyza görmeye dayanamadıysa demek burada bırakmıştı. Ay içim burkuldu..

Çatı katına çıkan merdivenleri çıkarken birden aşağıdaki kapının sesi yankılandı apartmanda. Olduğum yerde sıçradım. Basmak istersen basılmış mıydım!?







Beyaz Ayakkabı GizemiWhere stories live. Discover now