Bölüm 15 - SON

101 57 3
                                    

Artık boğazımdaki ellerinden nefes alamıyor, nefes alamadığım için ona laf yetiştiremiyordum. Feyza'nın anlattığı katilin onların çatı katında yaşıyor oluşu nasıl bir tesadüftü böyle. Eve girerken söylediğim gibi. Karşımda bir erkek olursa yakalamayacak, yakalanacaktım. İşte! Karşımda bir erkek vardı ve elleri boğazımdaydı. Yakalanmıştım. Gafil avlanmıştım.

Artık gözüm kararırken boğazımdaki eller çekildi. Son gördüğüm abimin yüzüydü.

°°°

Bengü'nün abisine bıraktığı mesaj üzerine Burhan şüpheli bulduğu eve ekip arkadaşlarını yanına alarak gitti. Şüphelerinde yanılmamıştı. İşte, karşısında Bengü ve onu boğazlayan bir adam vardı. Burhan kardeşini o halde görünce olduğu yerde kaldı. Arkadaşları olmasa adam ona da zarar verebilirdi. Adamı karakola göndererek Bengü'yü Burcu'nun yanına bıraktı.

Adamın 1 yıldır adam öldürmeden arandığı kimlik sorgulamasında ortaya çıktı. Sorguya alındı.

"Fransa'daki son senemde aynı evi paylaştığım kız arkadaşım Helga'nın kuzeni Hazal'ı çocukluk arkadaşım olan ve eğitimi için Fransa'ya gelen Ümit Demirarslan ile ben tanıştırdım. Bir süre sonra onların araları bozuldu. Bizi sorumlu tuttular. Biraz aramız açıldı. Fakat görüşmeye devam ettik. Sonra Ankara'ya eve döndüm. Bir süre kaldıktan sonra İstanbul'da bir ev tuttum. 43 plakası olan tüplü bir araba satın aldım.

O dönem Ümit ile kız arkadaşı da İstanbul'daydı. Arada buluşuyorduk. Helga ise Fransa'da kaybolmuştu. Sürekli olarak "Helga'ya ne yaptın? Öldürün mü bu kızı?" gibi sorularla beni daralttılar. Çok sıkıştırdılar. Üzerime çok geldiler. Bunlara karşı bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. İki adet akıllı cep telefonu aldım. Birini takip etmek için Ümit'in arabasına mıknatısla tutturdum. Amacım onlara karşı kullanmak için bir açıklarını yakalamaktı. Hatta Antalya'ya tatile bir otele gideceklerdi. Otelde onları görüntülemek istedim. "Otel odalarının yan odasını tutarım. Görevliye biraz para vererek odaya girer ve gizli kamera yerleştiririm" diye düşündüm. Meğer aracı park ederek otele minibüs ile gitmişler. Planım tutmadı.

Birkaç ay sonra bir gece Hazalı'ın kaldığı yere giderek daha önce okuldan temin ettiğim striknin zehriyle öldürdüm. Sonra av tezkeresi ve tüfek satın aldım. Bir gün Ümit'le buluştuk. Yine çok fazla üzerime geldi. Sürekli olarak beni sıkıştırdı. Bagajdan silahı aldım ve ateş ettim. Aracıma bindim. Belli olmam ve fark edilmem diye düşünerek 43 plaka aracımda Kütahya'ya gittim. İki gün ormanlık alanlarda arabamın içerisinde kaldım. Otobüsle İstanbul'a döndüm ve günü birlik bir evde kaldım. Sonra tekrar aracımı bıraktığım Kütahya'ya gittim. Arabam bıraktığım yerde yoktu. Çalındığını düşündüm. İstanbul'a geri döndüm.

Neredeyse her gece topuklu ayakkabılarıyla sokaktan yürüyen Hazal'ın ev sahibini de polislerle iş birliği yapmasından ve dikkatimi dağıtmasında ötürü sinirlendim ve sıkıştırarak öldürdüm. Salı gecesi işlediğim cinayetlerden arandığımı, televizyonda gördüm. 7 aya yakın ormanlığın yakınındaki yıkıntının yanında evsizlerle birlikte yaşadım. Hayatı doğal alanda idame ettirme gibi konulara ilgi duyuyordum. Kurbağa ve böcek yedim.

İş ilanlarına bakarken pastaneyi gördüm. Oraya gittim. Perihan Kayın ,kocası Veysel Kayın ve Feyza Kayın'ın eşi Ali ağabey (Kayın) ile görüştüm. Pastanede işe başladım. Orada kendimi sevdirdim. Bazen ev arkadaşım ile bir seneye yakın oraya gittik geldik.

Bana sürekli "Ailen ile neden görüşmüyorsun?" gibi sorular soruyorlardı. Rahatsız olmaya başlamıştım. Sonra Kayın çiftinin oturduğu apartmanın girişindeki eve yerleştim. Ev dört odaydı ve bir odasını apartman sakinleri ardiye olarak kullanıyordu. Mülk sahibi oldukları için Perihan Kayın' da evin yedek anahtarı vardı. Zaman zaman eve girer ve bazı eşyalarını alırdı. Son zamanlarda sık sık ve sürekli eve girip çıkmasından huylandım. Evde bazı tuzaklamalar yaptım. Masaya dosyalar, kağıtlar ve bazı özel eşyalarımı koyuyordum. Santimetre ile eşyaları koyduğum yerleri ölçüyordum. Eve geldiğimde yerleştirdiğim eşyaların yerleri değişiyordu. Kurcaladığını fark ettim. İlk önce işi bıraktım. Olay günü de apartman girişindeki dairemden çıkıyordum.

Ayakkabılarımı bağlarken Perihan Kayın merdivenlerden iniyordu. Bana "Günaydın Bedirhan n'aber? Nasılsın?" dedi. Saldırdım ve darp ettim. Hemen daireme soktum. Bıçakladım. Yere yığıldı. Cesedini içeriye koydum. Evi ve kan lekelerini sildim. Sonra katlayıp bavula koydum Perihan Kayın'ı. Bir süre bekledim ve evin arka kapısından çıktım. Ormanlık alana atmayı planlıyordum. Sonra sokağın alt kısmında alkol alan kişiler vardı. Yanlarından geçtim ve cesedi bulunduğu yere attım.

Kimliklerin ve kartların tamamını, çalıştığı pastaneye gelen müşterilerin dalgınlıklarından faydalanarak elde ettiğini anlatan katil zanlısı üzerinde ele geçen kimlik ve kartların 3'ü İstanbul, 2'si Ankara'da yaşayan 5 kişiye ait olduğunu belirtti. İfadesinde, üzerinde bulunan paraları emeğiyle kazandığını söyleyen Artun, "Parayı da çalışarak kazandım. Yardım eden yoktu. Olayda kullandığım bıçağı da yanımda götürdüm ama İzmir'de bıraktım. Bıçağın kılıfı hala yanımda" dedi. Artun yanındaki kredi kartlarını hiç kullanmadığını da ifade etti.

Kayıp Helga hakkında da ifade veren Artun, "Helga benle alakalı değil. En son Türkiye'ye geldi, sonra tatili bitince gitti. Helga'yla en son 2017 Ağustos ayında görüştüm." diye konuştu.

Bedirhan Artun'un üzerinden çıkan kimlik ve kredi kartlarının beş kişiye ait olduğu ortaya çıktı. Beş kişinin ifadesi alındı ve kayıp başvuruları incelendi. Beş kişinin de geçmişte kimlik ve kredi kartlarının kaybolduğuna dair başvuru yaptıkları ve kartların aktif olmadığı tespit edildi. Artun'un ifadesi beş saat sürdü.

İstanbul'da Ümit Demirarslan ve sevgilisi Hazal. Hazal'ın ev sahibi ve pastane işleten Perihan Kayın'ı öldürmekten üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Bedirhan ARTUN, "Resmi belgede sahtecilik" suçundan yargılandığı davada 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Beyaz Ayakkabı GizemiWhere stories live. Discover now