YH • 35 | RUH İKİZİ

97.4K 4.6K 8.7K
                                    


Selam ♥

Okunmayla oylama arasında ciddi bir tutarsızlık var, fıstıklar. Lütfen oy vermeden geçmeyin.

Ve bol bol yorumlar bırakın.

Spoi yorum yok.

Seviliyorsunuz ♥

Buraya Kitabımızın Simgelerini bırakıp başlayın bakalım 🥀🍷

35. BÖLÜM / RUH İKİZİ 

🌹

Hergün büyüyen hislerimi kum fırtınasına benzetiyordum.

Bir tek benim etrafımda büyüyor, taneleri tıpkı göze kaçar gibi canıma kaçıp acıtıyordu.

Zihnimin sularına bir taş gibi çökmüş olan düşüncelerimin bütünü, Savaş'la yaşadığım anıların var ettiği yıkımdı. Kendimden bile saklamaya çalıştığım hisler, sonunda kendini kalbime fısıldayıp kendini hatırlatmayı başardığında, onun aşkına sahip olmak isterken bulmuştum kendimi.

Ben ellerimi yalnızca Savaş Akduman'a değil, beraberinde taşıdığı harıl harıl yanan yangına da uzatıyordum; yanacağımı bile bile yanmayı seçtim. İçimdeki savaşma isteğini durduramıyordum, umut etmekten kaçamıyordum. 

O gecenin üzerinden bir hafta geçmişti, bir hafta boyunca bazen ben onun kollarının arasındaydım, bazen o benim kollarımın arasındaydı. Duygularım, hislerim parlayan kadehin içini dolduran mükemmel bir şarap gibi görkemli dolduruyordu kalbimi. Her gün biraz daha bağlanıyordum ona.

Savaş iki günlüğüne yine şehir dışına çıkmıştı, iki gündür onun sonbaharı andıran mevsim kahverengisi gözlerini göremiyordum. Diğer yandan yanımda olmasa bile gölgesini daima üzerimde hissediyordum. Sanki o gölgenin var ettiği serinliğin altında nefes alıp veriyordum. Onu çoğu kez yanımda hayal edebiliyor, kafamın içinde onunla konuşabiliyordum. 

Tabi ki onun yokluğunda düşünme fırsatı da bulmuştum fakat nasıl bir yol izlemem gerektiğine karar vermiş değildim henüz. Üstelik onu çok özlemiştim, sesini duymak istememe rağmen onu arayamıyorum. İşte kafamdaki düşünce akışı tam da burda sekteye uğrayıp bozuluyordu. Gerçeklik bir korkuluk gibi en çirkin hâliyle karşıma dikiliyordu. 

En anormal ilişkide bile her iki taraftan birinin diğerini arama şansı varken, benim yoktu. 

Arasam elbette Savaş bana kızmazdı tabii biliyordum yine de neler hissettiğimi anlar diye cesaret de edemiyordum pek. Arasam ne diyeceğimi biliyor da değildim zaten. Seni çok özledim diyemezdim ya. Benim bu sözlere hakkım yoktu. Hiçbir duygusal özlem söz konusu olamazdı. 

İşte bu yüzden Savaş, tam da bu yüzden ilişkide sana anlamsız ve boş gelen isimler aslında çok önemli. Bir ilişkide isim daima önemlidir, ev olur seni içine alıp yaşatırdı, gölge olup seni altında serinletirdi, daha rahat ve huzurlu olmanı sağlardı. Sevgilim olduğunu bilseydim seni arar konuşurdum.

Aklın bir karış havada dedikleri anı yaşıyordum, gürültülü bir şekilde iç geçirdim. Kütüphanedeydim. Raflardaki dağınık kitapları düzenlemeyi bitirdikten sonra kitaplar için koruyucu spreyi görünen yüzeylere sıkarken, kafamın içine biriken bu kara düşüncelerle boğuşuyordum. O hiç zavallılaşan aklımdan bir an çıkmazken acaba aklına bir an dahi geliyor muydum? 

Esin rafa yaslanıp, "Nüket," dedi, adımı dinlendirici bir tonda seslendirmişti. "Çok dalgın görünüyorsun, ne oldu?"

"Hiç," dedim kısık bir sesle. "Dalmışım öyle."

Esin gülüp, "Biri hiç diyorsa, asla hiç değildir," dedi, ama üzerine durmadı. Raftan ayrılıp masaya ilerledi. "Yemek sipariş edelim mi canım, ister misin?"

YARALI HAYALLER (+18)Where stories live. Discover now