YH • 38 | 00.00'DA GELEN ZEHİRLİ KADEHLER

112K 5.3K 8.1K
                                    

LÜTFEN OKUYUN!

UYARI | Bakın benim için çok özel sayılan bölümlerden biri, bu yüzden kitabın eski okurlarından rica ediyorum, spoi vermeyin ve yeni okurlara ip ucu sayılacak ufak sözler de yazmayın. Töhmet altında bırakmamak adına bazı eski okurlarım elbette ip ucu sayılacak yorumlar ya da spoi yorumlar yapmıyor, onlardan söz etmiyorum ki onlar kendini biliyordur.

Ama bir takım eski takipçiler istemeden de olsa ufak ip ucu bırakıyor yenilere ve ben inanılmaz rahatsız oluyorum. Size göre basit sayılan sözcükler, kitabın heyecanını söndürüyor. Yeniler bir sonraki bölümde ne olacağını tahmin edebiliyor neredeyse. Unutmayın siz bu bölümü okuyorsunuz ama arkanızdan daha başkaları da gelip okuyor ve verilen açık ip uçlarına göre yorum yapıyorlar. Ve spoi verenlerin yorumlarına doluşuyorlar. Rica ediyorum benim için zorlaştırmayın bu işi ve emeğimi çöp hâline getirmeyin.

Keyifli okumalar, umarım beğendiğiniz bir bölüm olur.

Bu bölüm YH'nin en uzun bölümü oldu, bol yorum ve vote verin mutlaka 🍷♥

Bölüm şarkıları;

Murat Dalkılıç • Lüzumsuz Savaş

Maran Marangöz • Aşık Oldum Ben Sana

SİMGEMİZ BURAYA 🍷🥀

38. BÖLÜM | 00.00'DA GELEN ZEHİRLİ KADEHLER

Bitirmek istemiyorum ama aslında benim sürdürdüğüm bu şey, hiç başlanmamış bir şeydi; bitirmek mümkün değildi.

Yağmur taneleri, şehre ıslak bir elbise dokumaya devam ediyordu.

Gözlerim önümde zar zor ilerleyen trafikteydi, önümüzdeki otobüs göğün gümüşsü ışığına karışmış karanlığın altında bir an duraksadı, birkaç yolcuyu indirdi ve birkaç yolcuyu içine yuttu. Kapıları tıslamayla kapandı ve ilerdeki tünele doğru ağır ağır ilerledi.

Sessizlik gökyüzüne örtülen siyah peçe gibi, arabanın içine ince bir kumaş gibi serilmişti ama her şeyi örtememişti; kafamın içinde kımıldayan düşünceleri.

Sokak lambaları vurduğu yeri boyarken evdeki son halimiz geldi aklıma. Savaş'la evden çıkalı yarım saat oluyordu. Yaptığı yemek gerçekten onun da dediği gibi güzel olmuştu, bu adamın yapıp da beceremediği bir şey var mı diye merak etmekten kendimi alamamıştım. Sonra yemek masasında bile uzun uzun sohbet etmiştik; onunla konuşmak, durmadan konuşmak, hiç kesmeden konuşmak istemiştim. O masada konuşurken onu dinlerken, bize ayrılan süreye yaklaştıkça derimin altında atan kalp sıkışıyordu.

Benim peri masalım buraya kadardı, artık rüyadan uyanma zamanı gelmişti...

Keşke oluru olsaydı, keşke Savaş bu kadar katı olmasaydı. Ben onun tam tersiydim, zamanı gelince anne de olmak istiyordum birinin karısı olmayı da. Aile kuramı içinde geleneksel hayatın kaldırımlarında ele ele yürüyeceğimiz, kalbimizin birbiri için attığı bir eş de istiyordum. Savaş bunları bana veremeyeceği gibi kendi de istediğim gibi olamaz. Bana kalbinde yer açmayı bile reddediyordu.

Savaş, "Nüket, niye sessizleştin?" diye sorduğunda ışıklandırılmış tünele girmiştik.

Camdan dışarıyı izleyen huzurdan soyulmuş bakışlarım, onun yolda olan yüzüne çevrildi. Omzumun birini kaldırıp indirdim. "Sen de sessizsin," diye yanıt verdim.

Kahverengi gözleri, içinde sert, vurgun rüzgârların yetiştiği kahverengi bir orman gibiydi; üşütüyordu. "Evet ama benim sessizliğim kafamın karışık olmasından dolayı," diyen sesi huzursuz çıkıyordu, omzunun üzerinden bana dikkatle baktı. "Senin yüzünden."

YARALI HAYALLER (+18)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu