YH • 45 | GÖĞÜSTE TAŞINAN BOMBOŞ KALP

104K 5.8K 3K
                                    


Herkese merhaba!

Çok özledik.

Bölümü yıldızla ve okumaya geç.

Bugün Şarkımızı sen seç!

Ve kitabımızın simgesi olan kırmızı gül ve kadeh buraya 🍷

45. BÖLÜM : GÖĞÜSTE TAŞINAN BOMBOŞ KALP

Endişe bir böcek olup kalbimin içini yaprak gibi yemeye başladığında öylece kaldım. 

"Bilgisayar dışarı sızdı." 

Kelimeler içime dağıldı, dağıldı, dağıldı. 

Sanki bu cümleyi taşıyan sesin bir sonu gelmezmiş gibi zihnimde yankı yapıp durdu. 

İçime ateş gibi yayılan keskin bir endişenin refakatinde, masasının arkasında donup kaldığına şahit olduğum Savaş'a döndüm ve gözlerimiz aynı anda birbirine tutundu. Savaş bunun nasıl mümkün olabildiğini sorgularken, bense bilmemenin korkusuna tutulmuştum. Mevsim kahverengisi gözlerin keskinleştiğini gördüm.  

Buna rağmen odadaki sessizliği ilk yırtan yine Savaş'ın sesi oldu. "Bu da ne demek oluyor şimdi?" diye sordu, bana mı yoksa ortaya mı sormuştu bilmiyorum ama sesi cehennem ateşinin cennet suyuyla yıkanması gibi karanlık bir öfkeyle yıkanmıştı. "Böyle bir şey nasıl olur da mümkün olur?" 

Ece, kısık bir sesle, "Otobüse bindiğimde bilgisayar çantası yanımdaydı," dedi. "Ama sonra birdenbire yok oldu, nasıl olduğunu anlamadım bile." 

Savaş'ın gözleri koyulaştı. "Oldu olacak bir de hayalet aldı, götürdü de," diye kızdı ve ondan bana çevrildi gözleri. Suçlar bakışı kalbime kazık gibi saplandı. "Bilgisayar ne arıyor onda, sende olması gerekirken niye ondaydı? Gizlilik anlaşmasındaki bütün o maddeler şaka mı geliyor size? Maddeleri yerine getirme tarzın, kuralları ihlal ederek bilgisayarı birine vermek mi?" Öfkeli sözü bakışındaki öfkeyle birleştiğinde canımın içinden canımı acıta acıta çekiyormuş gibi hissetmeme neden oldu. "Ki bir kural ihlali beraberinde birkaçını da ihlal etmeni gerektirmişken." 

Kelimeler ormana yayılan sis gibi içime ağır ağır dağıldı, dağıldı, hiç durmadan dağıldı.

Savaş beni bu şekilde suçlarken arkamda başlayan hareketlilik ve adım seslerinden dolayı o an ona odaklanamadım. Gözlerim onun gözlerini terk etmedi ama yanı görme görüşüm açıktı, Beren'in sırf kıyafetinden anladım yanıma geldiğini. Konu dışındaki başka şeylere odaklanma nedenim belki ağlayacağımı çok iyi bildiğimdendi, balık burcu ruhum gözyaşlarımı dışarı taşıması için gözlerimi dürtüyordu adeta.

"Abi," dedi ama Savaş'ın bakışları onu bulduğu anda, anında duraksadı. 

Onun böylesine şiddetli olan suçlayıcı yanıyla ilk kez tanışıyordum, sevdiğimi itiraf ettiğim o gece gördüğüm suçlayıcı bakışların aksine bu bir başkaydı. Onun hakkında asla sormayı akıl edemediğim şeyleri söylüyordu bana bu çıkışı. Benim kendi içimde veya dışımdan yüzüne karşı onu suçladığım pek çok an olmuştu ama onunkisi…. İlkti, bir başkaydı.

Her şeyi aynı anda hissetim. 

Nefesim kedi gibi boğazımı tırmalıyordu. Dudaklarımı aralayıp söyleyebildiğim şey, "Üzgünüm," oldu, içimde başlattığı yıkımı ona gösterecek tek kelimem buydu. 

Savaş sözlerinin sertliğinden rahatsız olmuş gibi bir an yumuşayan ifadesiyle öylece baktı ama artık çok geçti. Bir kere hasar vermişti. Sonra derin bir nefesi içine çektiğinde kontrolünü yeniden sağlayarak sakinleşmiş görünüp az önce ona sonsuz bir öfke duyarak kalktığım koltuğu Ece'ye oturması için işaret edip, "Buraya gel ve bu iş nasıl oldu başından ama hiçbir ayrıntıyı atlamadan anlat bana," dedi, sesinde benim neden olduğum o sıkıntıyı kalbimin derinliklerinde hissedebiliyordum.

YARALI HAYALLER (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin