YH • 6 |CEHENNEMİN ANA KAPISI

232K 7K 6.9K
                                    

İyi geceler, Şarap Kadehlerim

Genelde bölümlerın tek başlığı olur ama ben, bizim kitabımıza has olarak bölüme alternatif bir isim daha koymak istiyorum:

BEYAZ SAYFAYA KIRMIZI MÜREKKEPLE YAZILAN ROMAN. 

Bu bölüme, 2.500 vote istiyorum. 😘

Bölümün ruhunu bozmayacak sözcüğü az olan şarkı, Desire, Slowed 

Spoi yorum yapıyoruz, hatırlatayım dedim.

Bölüme, Kitabımızın Simgesi, 🥀🍷

6.BÖLÜM: CEHENNEMİN ANA KAPISI 

 Sessizlik. 

    Gecenin içine çöken sessizlik, yoğun duyguların kalp atışlarıydı. 

Gözlerimi açıp kapattım, bedenimi buraya getiren o pusulaya baktım. Üzerimde sadece sütyen ve kilot haricinde hiçbir şey yoktu, o hâlâ kıyafetleriyle duruyordu. Sonra etrafıma baktım, odanın içindeki her şey yabancıydı, tıpkı karşımda duran bu adam gibi. Kasıklarıma inmiş yoğun bir yangın vardı, üstelik bir evin dışını sarmış alevler gibi cayır cayır bedenimin etrafını sardığını, yandığımı hissediyordum. İçime ateş gibi düşen bu sıcaklığın nedeni karşımdaki adam olmalıydı. 

     Bu adam cehennemin ana kapısı değilse, başka ne olabilirdi? 

Ona yavaşça bir adım attım, kalp atışlarım göğsüme doğru kayıp orda kilisenin çanı gibi çınladı. Ardında alevlerin gizlendiği o kapıya dokunmak, yanmak, bir yangına dönüşmek ve nihayet ben de yakmak istiyordum. Ona bir adım daha attım, gözlerinde beklenmedik bir ateş yandı ve gözbebeğini genişletti, konuşmak istedim ama kelimeler dikenlere dönüşüp kalbime düştü. 

     Kalbimde hissettiğim diken acısına benzer o acı kelimelerin saplanan uçlarından mıydı?

Acıya aldırmadım, zihnimin fısıltısına da aldırmadım. Hislerimi bastıramadığım için, avuçlarımı usulca o cehennemin kapısına bastırdım, "Sen osun," dedim, haklıydım o cehennemin kapısıydı. Bedeninden taşan ateşler avuçlarımın içine bir harita gibi nakşolmuş çizgilerin minik oyuntularını bile doldurdu. "Sen cehennemin ana kapısısın. Sana dokunuyorum, dokunabiliyorum, yanıyorum."

Elleri, sert göğsündeki ellerimin üzerine kapandı, elmacık kemiği belirginleşip kayboldu. "Bana böyle mi söylemek, seslenmek istiyorsun?" diye sordu, sesi kafamın içinde bir yerlere yerleşip oraya yayıldı. "Cehennemin ana kapısı mıyım ben?" Sonra kendi sorusunu cevapladı. "Daha doğru bir sesleniş duymamıştım."

Ellerimi bedeninden ayırmadan yüzüne çıkardım ve o yüzün tanıdık olmakla yabancı kalmak arasında kalmış hatlarına usul usul dokundum. Boğazıma doluşan hisler yüzünden yavaşça yutkunmanın ardından, "Evet böyle seslenmek istiyorum; çünkü bu gece, benim gecem," dedim sarhoş bir sesle, ellerimi bir ateşten kaçırır gibi aniden ondan uzaklaştırıp hüzünlü bir sesle ekledim. "Sana dokunabiliyorum ama dokunmamalıyım, değil mi?"

Ellerimi tutup göğsüne yerleştirdi, "Aksine dokunmalısın, dokunmalıyım. Yanaklarına gül kırmızısı yayılmış, sarı kızıl saçların bile ay ışığının altında alev almış gibi," dedi, kahverengi bakışları yüzümden saçlarıma geçti. "Bu yanmaya başladığının işareti, ben de senden farklı değilim; şehvet dalgalarıyla sarsılıp duruyorum." Duraksadı, geceden çaldığı bir parça mürekkeple yine gecenin karanlığına yazar gibi konuştu: Artık çok geç; duramayız, durdurulamayız da."

Duramayız, durdurulamayız. 

Öyle bir söylemişti ki, sanki bir şiirin sonunu seslendirir gibi söylemişti. Sesi kafamın içinde durmadan yankılanıyordu.

YARALI HAYALLER (+18)Where stories live. Discover now