32. Bölüm 《☆☆☆》Kötü Zamanlar

1.7K 96 18
                                    

Gül, Nesrin ve ben boncuk gibi yan yan dizilmiş Alev Ablaların salonunda üçlü kanepede oturuyorduk. Dün akşam onun vurulduğunu geç saatte söylemişti bizimkiler bize ve sabaha kadar gözüme uyku girmemişti. Dört dörtlük bir mahallede oturmuyorduk, bunu kabul ediyordum ama bugüne kadar da hiç sokak ortasında silahlar rastgele atılmamıştı.

Her ne kadar Tekin ve Alev Abla da dahil çevremde olan sevdiklerim bana bunun bir kaza olduğunu söylese de ben buna inanmıyordum. Çünkü akşam kocam bana bir kaza dediğinde bile gözlerinin derinliklerinde benden sakladığı bir şeyler olduğunu fark etmiştim. Tekin'i artık öyle iyi tanıyordum ki ne zaman beni korumaya çalışsa, olan olayları hafife almış gibi görünüp beni sakinleştirmek için seksi kullanıyordu. Dün gece de aynısı olmuştu.

Nişanda herkes Alev Abla'nın durumunu öğrenmiş ve bir süreli panik yaşamıştı ama sonradan yarasının ölümcül olmadığını öğrendiğimizde mahalledeki herkes derin bir nefes almıştı. Ben hastaneye gitmek istesem de bizim erkekler arayıp eve geldiğini öğrendikten sonra dinlenmesi için zaman tanımıştı tüm mahalleli. Tekin ile eve geldiğimizde ben ona neler olduğunu sorsam da dikkatimi dağıtıp beni bu durumdan uzaklaştırmak için de bedeni ile beni baştan çıkarmayı başarmıştı. Bütün gece tenime dokunup bunun bir tesadüf olduğunu, kafamda bir şeyler kurmamamı ve unutmamı söylemişti ama her temasında derin bir gerginliği, bedenimin her zerresine kadar hissetmiştim.

Tekin benden bir şeyler saklıyordu...

Olaylar onun anlattığı kadar basit olamazdı. Önce mahallenin küçük çocuklarının esrar ile yakalanması, sonra da bu çatışma. Artık huzur diye bildiğim mahallem tuhaf bir şekilde son zamanlarda olayların merkezi haline gelmeye başlamıştı. İçimden  bir ses bu iki olayın sadece başlangıç olduğunu söylüyordu bana.

"Bakmayın bana öyle hortlak görmüş gibi. Ne abarttınız ya. Sadece küçük bir sıyrık." Sanırım benim tuhaf bakışlarımın aynısı diğer kızlarda da mevcuttu ki Alev Abla en sonunda dayanamayıp parlamıştı. Üzerindeki kısa kollu tişörtün hemen altındaki beyaz sargı temiz görünse de orada bir kurşun yarası olduğunu biliyordum. Bu bile şiddetle içimin titremesine sebep oldu. Çünkü bu zamana kadar ilk kez böyle bir durum yaşıyordum yakın çevremde.

Yenidoğan'da çok aile kavgası, arkadaş kavgasına şahit olmuştum ama sokak ortasında böylesine büyük bir silahlı çatışma ilk kez yaşanıyordu mahallemizde. Güya mahalleye yeni dadanan Ateş denen adamın sebep olduğu bir durumdan bahsediyordu mahallenin dedikoducu güruhu ama nedense bu kadar basit gelmiyordu olay bana. Çünkü Ateş denen o adamı buraya Çetin Abi getirmişti ve o asla kendi mahallesinde böylesine tehlikeli bir adam barındırmazdı. Çetin Abi bu sokakların mihenk taşlarından biri gibiydi. Çoğu kişi ondan çekiniyor gibi görünse de aslında hepimiz severdik onu. Her ne kadar mahallenin dedikoducuları ona mafya kisbesini yapıştırmış olsa da bir gece kulübünde güvenlik müdürü olduğu içindi bu dedikoduların sebebi. Sanki gece kulübünde çalışınca illa kötü olman gerekiyordu. Toplumdaki bu tuhaf önyargı beni delirtiyordu ama bir anda da söküp atılamıyordu işte bu yapışmış kara zihniyet.

"Hoş geldiniz kızlar." Daldığım derin düşüncelerden beni çıkaran Alev Abla'nın babasının sesi oldu. Koyu kahvelerini üzerimize dikmiş bakarken aslında gayet hoşgörülü görünüyordu ama bakışları ve duruşu öylesine sertti ki bu adamı ne zaman görsem korkuyordum. Tuhaf bir duyguydu benim ki biliyorum. Sonuçta adamın bize en ufak bir kötü sözü ya da tavrı yoktu. Sanırım duruşundaki tavırdı bu şekilde hissetmeme sebep. Kızlar koro halinde 'Hoş bulduk' derken ben sadece çekinikce başımı sallamakla yetindim.

"Bu arada ikinize de hayırlı olsun kızlar . Kusura Bakmayın gelemedik." Önce sert bakışları beni buldu "Senin düğünün aniden olunca haberimiz sonradan oldu." dedi. Sonra başını hafifçe yanıma çevirip bu defa Nesrin'e hitaben konuştu. "Senin nişana da bu durumdan dolayı gelemedik kızım. Kısmetse düğününe artık."

Kapı Komşum Where stories live. Discover now