Fransa, Colmar'ın en ünlü şarap dükkânına sahip olan Kim Seokjin ve son yılların en ünlü aktörü Kim Taehyung. Peki ya bu ikilinin yolları Colmar'da kesişirse neler olur?
"Beni yeniden sevebilir misin, Seokjin?"
Çiftler; Jikook ve Sope🌸
Kapak; tae...
Selaaam! Biliyorum yine arayı çok açtım, biliyorum yine beklediniz bunun için öncelikle özür diliyorum fakat hem ilham gelmedi hem de iş güç falan derken pek vakit bulamadım. Ama uzun zamandır beklediğiniz bir bölümle geldim.
İyi okumalar diliyorum. Lütfen okuduktan sonra bol bol yorum yapın ve mutlaka minik yıldıza tıklayın. 🌼💜
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KIM TAEHYUNG
''Taehyung, ben seni affediyorum.''
Telefonun diğer ucundan duyduğum ağlayan ses bunu söylediğinde oturduğum yatağımdan kalktım ve ne diyeceğimi bilemez bir halde birkaç saniye duraksadım. Beni affettiğini söylüyordu, rüya da değildim, hayal kurmuyordum. Seokjin beni arayıp, beni affettiğini söylüyordu!
''Seokjin, ciddi misin?'' diye sordum, emin olmak için. ''Evet Taehyung. Seni, yapmış olduğun hatayı affediyorum.''
Gözlerimden akmaya başlayan yaşlarım sesime yansıdı. ''Seokjin, sen... Ne diyeceğimi bilemiyorum.''
Seokjin bir şeyler söylemek üzereyken odamın kapısı aniden açıldı ve Yeoubi yüzünde dehşet veren bir ifade ile bana baktı. Öyle endişeli, korkmuş ve ne yapacağını bilmez bakıyordu ki tüylerimin ürperdiğini hissettim.
''Taehyung, üzgünüm pat diye girdim ama çok büyük bir sorunumuz var. Çok büyük demekte yetmez, fazlasıyla büyük!'' Ses tonundaki o felaketi hissetmek karnımın burkulmasına neden oldu. Hattın diğer ucundaki Seokjin'de meraklı bir sesle sordu. ''Her şey yolunda mı?''
Ses tonumu düzeltmek için boğazımı temizledim. ''Seokjin, seni daha sonra arasam olur mu? Ne olduğunu bende henüz bilmiyorum, daha sonra konuşalım.''
''Tamam, haber bekliyorum senden.'' dedi ve telefonu kapattığımız anda Yeoubi elinde tuttuğu tableti bana uzattı.
Titreyen ellerinin arasından aldığım tablete baktığımda başımdan aşağıya kaynar sular aktığını hissettim. Bütün vücudumu dehşet bir titreme tuttu ve yatağa zar zor oturdum.
Gördüğüm bu şeyi sadece ben değil, şu an tüm dünya görüyordu. Bunun hakkındaki doğruları açıklasam bile kariyerime kara leke düşürmüş olduğu gerçeği kalbimi sıkıştırıyordu.
Yeoubi ne halde olduğumu fark ettiğinde aşağıdan Namjoon'a bir bardak su getirmesini rica etti. Birkaç dakika içinde Namjoon büyük bir bardakta su getirdiğinde onu alıp hızlıca içtim. Tableti yatağa bir yere attım ve ıslak gözlerimle Yeoubi'ye baktım.
''Ne yapacağız?''
Yeoubi yanıma gelip oturdu ve az önce telaştan, gerginlikten ölmek üzere olan o değilmiş gibi güven veren bir sesle konuştu.
''Çözeceğiz. O fotoğrafların aslının ne olduğunu anlatacağız. İsteyen inanır isteyen inanmaz ama biz ne olursa olsun doğrudan şaşmayacağız.''
