11; Ellerin Ellerime

2.3K 209 234
                                    

Selamlaar🌸
Çok soft bir bölüm oldu gerçekten. Yazarken böyle yumruklarımı sıkıyorum hep, bu kitabın biraz hard olması gerekiyordu aslında ama Taejin'in aşkı beni soft biri yaptı galiba.
Neyse o hard kısımlara da geleceğiz elbet ehhehe buda minik spoiler olsun😛

Lütfen okuduktan sonra oy atın ve yorumlar bırakın.
İyi okumalar diliyorum 🌸💞

 İyi okumalar diliyorum 🌸💞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

KIM SEOKJIN

Taehyung'u uğurladıktan sonra yüzümde tüm bu yaşananlardan dolayı mutlu olduğum için geniş ve nahoş bir gülümseme vardı.

Adımlarımı tekrar mutfağa çevirdiğim sırada Hoseok'un salondan seslendiğini duydum. ''Jinjin!''

Bu sesleniş, gelip bana her şeyi anlat seslenişiydi. Her bir detayı deli gibi merak ettiğini biliyordum ve o zaten merak etmese bile ben anlatmak için yanıp tutuşuyordum.

Uzun zamandan beri ilk defa hayatımda olan güzel şeyler için heyecanlı hissediyordum. Uzun zamandır ilk defa yaşadıklarımı arkadaşlarıma anlatmak için sabırsızlanıyordum.

Salona girdim ve yanına, biraz uzağına oturarak bedenimi ona çevirdim. Bir ayağımı popomun altına aldım ve kolumu koltuğa uzattım. Meraklı bakışları yüzümde geziniyordu ve onun böyle bakmasına hafifçe güldüm.

''Eğer anlatmak istemiyorsan seni zorlamayacağım.'' dedi, gerçekten çok anlayışlıydı.
''Ben anlatmak istiyorum.''

Hoseok kocaman gülümsedi. Benim adıma ne kadar mutlu olduğunu gözlerindeki parıltılardan görebiliyordum. Bakışlarımı onun bakışlarından kaçırdım ve anlatmaya başladım.

''Sen beni aradıktan sonra onu evde yemek yemeğe davet ettim ve biraz nazlandıktan sonra kabul etti. Ne yemek istediğini falan sordum, Kore yemeklerini çok özlediğini söyledi ve onun için güzel bir Kore yemeği yaptım.''

Anlattıklarıma karşı yüzünün ne tür ifadelere büründüğünü görmek için bakışlarımı ona çevirdim. Kesinlikle şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş olmalıydı. Dudakları aralıktı, kaşları hayretle yukarıya kalkıktı.

''Ona özel Kore yemeği mi yaptın? Sana geçen ay yalvardım, lanet olası bir Kore yemeği istedim ama sen bana bununla uğraşacak vaktin olmadığını söyledin!''

Onun bu isyankâr çıkan sesine güldüm ve devam ettim.

''Sana da yapacağım, tamam. Sonra güzelce yemeklerimizi yedik ve elbette ona babamın el yapımı kırmızı şarabını tattırdım. Bayıldı Hoseok, görmeliydin gerçekten şarabın tadında kendini kaybetti.''

Hoseok gururlu bir ifadeyle bana baktı. ''Eh, Bay Kim'in şarapları o kadar iyi ki insan kendini unutuyor. Ona bu konuda hak veriyorum.''

Hoseok'un söylediğini hafifçe başımı sallayarak onayladım. Yüzümdeki gülümseme dün akşam yemeğinde konuştuklarımızı düşündüğümde daha büyük bir gülümsemeye dönüştü ve gözlerimi ellerime çevirdim.

Flame Of Love | Taejin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin