Fransa, Colmar'ın en ünlü şarap dükkânına sahip olan Kim Seokjin ve son yılların en ünlü aktörü Kim Taehyung. Peki ya bu ikilinin yolları Colmar'da kesişirse neler olur?
"Beni yeniden sevebilir misin, Seokjin?"
Çiftler; Jikook ve Sope🌸
Kapak; tae...
Sanırım uzun bir aranın ardından nihayet kavuşuyoruz. Sizi biraz fazla beklettim biliyorum fakat hem canım yazmak istemiyordu hemde yirmilik diş ağrısıyla savaşıyordum. O halde iyi okumalar diliyorum, yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum💞
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KIM SEOKJIN
Neredeyse hava kararmak üzereyken köprünün üzerindeki dağınıklıklarımızı topladık ve hepsini bagaja geri yerleştirdik. Tüm bu işleri yaparken Taehyung'un telefonu sürekli çalıyordu ve o da sürekli meşgule atıyordu.
Bir şeyler konuşurken telefon sesinin aramıza girmesi ve onun ekrana bakıp gördüğü isimle –ben kimin aradığını bilmiyordum- tüm enerjisinin saniyelik olarak düşmesi beni de strese sürüklüyordu.
Arabaya yerleşip yola çıkmak üzereyken bir kere daha çaldı telefonu ve o da ısrarla bir kere daha meşgule attıktan sonra bir mesaj geldi.
Hızlıca mesaja göz atmanın ardından telefonunu tamamen kapatıp cebine yerleştirdi ve kemerini bağlayıp arabayı tekrar çalıştırdı.
''Neden açmıyorsun?'' Otoparktan çıkarken hiç gözlerime bakmadan geçiştirircesine cevap verdi. ''Saçma yerlerden arıyorlar, mühim değil.''
''Saçma yerlerden arayanlar bu kadar ısrarla aramaz, değil mi?'' Sanki sorum onu bunaltmış gibi nefes alıp verdi. ''Sadece açmak istemedim.''
''Anladım.'' dedim ve radyodan bir şarkı açtım. Bir saatlik yolumuz vardı fakat Taehyung'un suratı ciddi anlamda sirke satıyordu ve hiç sesini çıkartmıyordu. Uzanıp yanağını okşadığımda gülümsemeye çalışarak bana baktı.
''Bir sorun mu var?'' Gözleri ben ve yol arasında gidip gelirken bir eliyle yanağının üzerindeki elimi kavradı ve avuç içimi öptü. ''Hayır, hiçbir sorun yok.''
Öpücüğü gerçekten hiçbir sorun yok, der gibiydi ama içim tam olarak rahatlamış sayılmazdı. Yine de üstüne çok gitmemeye karar vererek kafasını dağıtacağı bir şeyler anlatmaya başladım. Dakikalar sonra yüzünde yine o içten sırıtması vardı.
