21

814 53 24
                                    

Mehmet sabah erkenden kimseye görünmeden evden çıkmış okula gitmişti. Arkadaşlarına bir açıklama yapmak durumundaydı. Okula bir daha gelemeyebilirdi. Büyücü her yerde olabilirdi. Hatta en yakınlarında bile olabilirdi. Aklından herkesi sıra sıra geçiriyordu. Büyücü yakınlarında biri değil diye düşünüyordu. Ama içinde şüphe onu yiyip bitiriyordu.

Okulun kampüsüne doğru ilerledi. Kendine içecek bir şey alıp, bir masaya oturdu. Devamlı etrafını kontrol ediyordu.

"Mehmet?" dedi arkasından bir kız. Mehmet elindeki kahveyi masanın üzerine koydu arkasını döndü. Yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı.

"Elisya nerden çıktın sen?" hayretle bakıyordu karşısındaki kıza Mehmet.

"Babama uğradım. Seni görünce selam vermek istedim. Ne yani ben buraya gelemez miyim?" diye sordu Elisya.

"Şaşırdım sadece. Sen Mehmet Hocanın yanına son zamanlarda pek ugramıyordun ya ondan sordum. Gel otursana. Ne içersin, ne ikram edeyim sana?" masaya oturması için sandalyeyi çekti Mehmet.

Eliysa masaya oturdu, Mehmet'in az önce aldığı kahveyi aldı.

"Senin kahveni içmek daha ilgimi çekti. Sen en güzeli alıyorsun nedense" göz kırptı Elisya. Mehmet'in kahvesinden bir yudum aldı.

Mehmet, Elisya'nın yanındaki boş sandalye oturdu.

"Sen hep böylesin Elisya. Bir şey istemezsin. Başkaların önündekileri alırsın." şakacı bir tavırla konuşuyordu Mehmet.

Elisya kahveyi masaya bıraktı. Mehmet'e baktı.

"Yok mu diğerleri? Seda ve Yunus nerde?"

"Birazdan gelirler. Derstedirler."

Elisya bir kaşını kaldırarak Mehmet'e bakıyordu.

"Bir sorun mu var Mehmet? Sanki bir şeye canın sıkılmış gibi."

Mehmet sağ elini masaya koydu. Beyni çok doluydu. Bir an her şeyi unutmak istiyor, eski günlerine geri gelsin istiyordu.

"Dün biraz yoruldum da. Ondan sana öyle gelmiştir. Bir şey yok. Bildiğin gibi okul, ev. Uğraşıyoruz." sıkıntılı çıkan sesine lanet ediyordu Mehmet.

Elisya tebessüm etti. Masanın üzerindeki Mehmet'in elini tuttu.

"Bir sıkıntın yokmuş gibi hiç davranamıyorsun Mehmet. Her ney canını sıkıyorsa üzülme. Yoksa âşık işleri mi?" göz kırptı Elisya. Elini çekti. Kahvesinden bir yudum daha aldı. Bakışlarını Mehmet'in üzerinden çekmiyor, bir cevap bekliyordu.

Mehmet dirseğini masaya dayayıp elini yüzüne koydu. Elisya'yadan gözlerini alamıyordu. Bilseydi içinde ne fırtınalar kopuyordu. Bir günde başına neler gelmişti, anlatsaydı inanır mıydı acaba? Diye geçirdi içinden geçirdi.

"Ohhh Elisya. Bir bilsen nelerin içindeyim. Küçük dilini yutardın. O yüzden sorma." dedi, Mehmet yorgun bir ifadeyle.

Elisya küçük bir kahkaha attı. Elini ağzına kapattı.

"Alemsin sende Mehmet ya. Çok güldürdün bugün beni. İyi ki görmüşüm senide yanına geldim." utangaç bir bakış attı Elisya.

"Çok eğleniyor gibisin zaten. Neyse sen neler yapıyorsun? Okul nasıl gidiyor? Bizim hoca seni çok zorluyor mu yine?" diye sordu Mehmet.

"Her zamanki babam işte. Alıştım ben onun bu hallerine. Okulda iyi gidiyor. Yakında vizeler var, zorlanıyorum tabi birazcık." derin bir çekti.

Mehmet'in gözleri Elisya'nın bakışlarında takılı kalmıştı. Bir an ne olduğunu anlayamadan gözlerine dalmıştı. Birden yanlış bir şey yapmış gibi başını salladı. Gözlerini başka yöne çevirdi.

"Bir şey mi oldu Mehmet?" şaşkın gözlerle bakıyordu Elisya.

Mehmet, Elisya'ya yeninden baktı. Az önce ne oldu diye geçirdi içinden. Kaşlarını çattı. Salak saçma bir duygu diye düşündü.

"Aklıma bir şey geldi de?" diye cevap verdi. Başını yeniden farklı bir yöne çevirdi. Suçluluk duygusu ele gecirmisti bütün bedenini.

"Peki. Ben kalkayım o zaman. Seninkilere selam söyle." ayağa kalktı Elisya.

Mehmet masadan kalkmadı. Başını sallamakla yetindi. Ağzından çıkacak cümleler daha fazla suçlu hissettirecekti.

Elisya'nın arkasından bakakaldı. Masanın üstünde duran kahveyi aldı eline. Dibinde kalan son yudumu içti. Sanki Elisya'nın dudakların tadı kalmıştı. Yüzünde küçük bir gülümseme oluştu.

"Mehmet? Sen bugün okula gelmeyecektin sanki?" Seda masaya oturdu. Çantasını masanın üzerine bıraktı. "Mehmet sana diyorum nereye daldın öyle." diye ekledi Seda.

Mehmet masaya oturan kişinin Seda olduğunu yeni fark etmişti. Elindeki kahveyi bıraktı.

"Fark etmedim geldiğini. Yunus nerde?" dedi Mehmet.

Seda çantasından kitapları çıkardı.

"Birazdan gelir. Elisya'yı görmüş onun yanına gitti. O kızı da hiç gözüm tutmuyor. Bizim ki sanırım abayı yakmış kıza." kalemi eline aldı, bir şeyler yazmaya başladı Seda.

"Sana öyle gelmiştir. Yunus neden hoslansın ki Elisya'dan. Yani nasıl olur olmaz öyle şey." sinirle konuşuyordu Mehmet.

Seda elindeki kalemi bıraktı.

"Eee güzel kız. Hoşlanması gayet normal. Kız bizle de yakın." Elini kaldırdı Seda. "Aaa bir dakika yoksa...

"Sakın devam ettirme Seda yok öyle bir şey. Hep olmaz öyle şey kız bizim hocamızın kızı. Hem arkadaşımız." tedirgin bir şekilde Seda'ya bakıyordu Mehmet.

"Benim ne diyeceğimi ne biliyorsun ki. Hem ne diyeceğim ki ben."

Mehmet cevap vermedi sandalyesini geri doğru ittirdi masadan kalktı.

"Kendine söylemekten korkuyorsun ama bana söyledin Mehmet. Sen Elisya'dan hoşlanıyorsun. Hatta âşık mı oldun yoksa." diye sordu Seda.

Kayıp Şehzade Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin