24

520 40 1
                                    

Selçuğun ardından Mehmet camdan atladı. Mehmet aşağıya atladığında peşinden İbrahim ve Hüma da atladı.

"Mehmet hadi." Selçuğun sesini sanki Mehmet duymuyordu. Hüma'nın üzerini silkmesini izliyordu. Selçuk, Mehmet'in kolunu tutup cekiştirmeye başladı.

Görünmemek için dikkat ediyorlardı, Selçuk, Mehmet'i arkasından saklamaya çalışıyordu.

"Siz burdan hastane çıkışına doğru ilerleyin, ben arabayı alıp geliyorum." Mehmet başını aşağı yukarı sallayınca Selçuk, Mehmet'in kolunu bırakıp hastaneye geri doğru ilerledi.

"Beni takip et, Mehmet. Sakın arkamdan ayrılma." bu sefer İbrahim öne geçip yolu gösteriyordu. Mehmet'i arkasından olan Hüma'nın kolundan tutup kendine doğru çekti. Hüma bir afalasa da Mehmet'in hareketlerine ayak uydurmak zorunda kaldı.

"Mehmet kolumu bıraksana." Hüma sessizce konuşuyordu. Mehmet sanki Hüma'nın dediğini duymamış gibi yoluna devam ediyordu.

Mehmet karanlıkta önünü bile zor görüyordu. Hastanenin arka tarafına geldiklerini fark etti, ışıklardan.

Yol kenarına çıktıklarında yanlarından siyah jeep durdu. Ön tarafın camı açıldı. Selçuğun olduğunu anlayınca hızla araba bindiler. Hüma ve Mehmet arka koltuğa geçtiler.

"Nereye gideceğiz." İbrahim, Mehmet'i daha güvenli bir yere götürmeyi düşünüyordu.

"Benim evime gideceğiz." İbrahim'in sorusuna Selçuk cevap verdi.

"Kurtlar yuvasına mı? Kafayı mı yedin sen!" İbrahim'in ses tonu yükselmeye başlayınca Selçuk aniden frene basınca İbrahim sustu.

"Daha iyi fikrin var mı? Benim evimi ne kimse bilir ne de kimse gelir. Senin Mehmet'i düşündüğün kadar bende düşünüyorum. Şimdi o sesini bir daha bana öyle yükseltme yoksa kendime hakim olamayıp sana zarar verebilirim, muhafız." Selçuk anı hızla gaza bastı.

"İkinizde bir sakin olun. İşbirliği yapacaksak eğer kendi içimizde bir savaş olmamalı. Ona göre davranın hepimizin bir amacı var. Yeniçerileri yenmek. Selçuk bizim tarafımızdan biz belki de onlardan daha güçlüyüz. Ama onların yaptığı planlar daha akıllıca ki onlar bizden değil de biz onlardan kaçıyoruz." Mehmet'in konuşmasını dikkatle dinliyordu, Hüma.

"Daha birkaç saat önce pes etmiş biri mi bunları söylüyor. Savaşmaya mı karar verdin." Mehmet, Hüma'nın sorusuna gülümsedi.

"Benim için çaba harcayan insanları harcamak istemiyorum. Yeniçerilerin tek amacının ben olmadığını anladım." diye cevap verdi, Mehmet.

"Bunu geç anlaman üzücü ama o aklını çalıştırıp düşünebilmişsin." Hüma kendi tarafındaki camı açtı.

Kimseden çıt çıkmıyordu. Mehmet akıp giden yolu seyrediyordu. Aklına vurduğu an geldi. Acıyı bedeninden çok ruhundan hissetmişti. Biri sanki bedeni uyansın diye ateş etmişti.

Mehmet yanında oturan Hüma'ya göz ucuyla baktı. Hüma elindeki telefonuyla ilgileniyordu. Mehmet'in kendine baktığını hissetmiş gibi başını çevirdi.

"Ne bakıyorsun?" Mehmet'e sinirliydi, Hüma.

Mehmet cevap vermedi, gözlerini camdan dışarıya çevirdi. Yol akıp gidiyor, şehrin ışıklı bölgesinden ayrılıyorlardı. Kimse Selçuğa nereye gittiğini sormadı bir daha.

Bir süre sonra araba yavaşlayınca Mehmet ön tarafa doğru baktı. Şehrin dışına çıkmışlardı. Her taraf ağaçlarla doluydu.

"Senin evin ormanın içinde mi?" diye sordu, Hüma.

Kayıp Şehzade Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin