25

1K 53 13
                                    

Mehmet defalarca Mine'yi aradı ama telefonu açan yoktu.

"Ne oldu Mehmet? Ne dedi Mine sana?" Selçuk hızla Mehmet'in yanına geldi.

"Bilmiyorum, telefonu açtığında sesi kötü geliyordu. Sonra da telefon kapandı, zaten. Başına bir şey gelmiş olmasın." Mehmet bir daha telefonu eline alıp teyzesinin numarasını çevirdi.

"Teyze?" Mehmet'in sesiyle Selçuk olduğu yerde durdu.

"Mehmet korkma iyiyim ben. Sen iyi misin? Yaralanmışsın, hastanede yoksun. Nerdesin?" Mine'nin sesi Mehmet'i biraz olsun rahatlatmıştı.

"Merak etme ben iyiyim. Hastaneden çıktım. Selçuk beni güvenli bir yere getirdi. Sen nasılsın teyze korkuttun beni, hatta bizi." Mehmet telefonunu hoparlöre aldı.

"Çok şükür sen iyisin. Çok korkttun beni, Mehmet. Nerdesin sen? Selçuk'la işbirliği yapıyorsun ya ben sana ne diyeyim." Mine derin bir nefes verdi.

"Ben seni almaya geleceğim, Mine. Bana konum at. Hemen seni almaya geliyorum." Selçuk, Mehmet'in elindeki telefonu eline aldı.

Mehmet tezgahtan olan poşetlerin içine baktı.

"Selçuk kardeşimi de istiyorum. Onunla tanışmak istiyorum. Onun güvende olduğu bilmek istiyorum. Ve onun güvende olduğu yer de benim yanım." Mehmet poşetin içinden bir elma çıkardı.

"Seni düşman olarak biliyor, Mehmet. Karşına ne yapacak. Boynuna falan mı atlayacak sanıyorsun." Selçuk telefonu Mehmet'e doğru uzattı.

"O zaman bütün yalanlarını anlatacaksın. Benim kardeşim olduğunu bilecek. Kardeşimin sizin gibi kişileri dost bilmemeli. Ben kardeşimi görmek istiyorum." Mehmet mutfakta sandalyeye oturdu.

"Sözlerinden anlıyorum ki sen hala beni düşman olarak biliyorsun. Şimdi gidip Mine'yi alıp geleceğim. Bu arada Mihri ile de konuşmaya çalışacağım. Ama ona hemen kavuşamazsın." Selçuğun arkasından bakakaldı, Mehmet.

Mehmet içindeki öfkeye hakim olmaya çalışıyordu. Elindeki elmadan bir ısırık aldı. 

Mutfaktan içeri Hüma içeri girdi, Mehmet'in karşısına geçti.

"Bizde sanıyoruz ki yemek falan hazırlıyorlar. Oysa burda oturmuş karnını doyuruyorsun zaten. Keşke bizim seni düşündüğümüz kadar sende biraz bizi düşünebilsen. Ne kadar güzel olur." Mehmet başını kaldırıp Hüma'ya baktı. Tam cevap verecekken Hüma mutfaktan çıktı.

Hüma mutfaktan çıkıp salona geçti. Telefonuyla oynayan babasının yanına oturdu.

"Şimdi ne yapacağız, baba. Şehzade'yi korumaya çalışıyoruz ama beyfendi kendini düşünmüyor ki. Daha kendini nasıl koruyacağını bilmiyor. Bir de başımıza Selçuk çıktı. Farkında mısın bir karmaşa içindeyiz." İbrahim elindeki telefonu bırakıp Hüma'ya doğru döndü.

"Onu biz eğiteceğiz, Hüma. Yavaş yavaş alışacak. Bizden daha güçlü, daha zeki. Sadece farkında değil." İbrahim oturduğu koltuktan kalktı.

Hüma karşında duran babasından gözlerini ayırmıyordu. İbrahim, Hüma'nın önüne eğildi. Hüma'nın ellerini elleri arasına aldı, İbrahim.

"Sakın pes edeyim deme kızım. Bizim gücümüz şehzadeye güç verecek." İbrahim, Hüma'yı kendine doğru çekip sıkıca sarıldı.

"Savaş başlıyor değil mi, baba? Korkuyorum." İbrahim, kızın sırtını sıvazlıyordu.

"Korkma kızım. Cesur ol. Kaybedeceğimiz kişiler olacak ama bu savaşın kazananı biz olacağız." Hüma geri çekildi. Mehmet'in güçsüz olduğunu düşünüyordu. Bu savaşı kazanacağına ihtimal vermiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 27, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kayıp Şehzade Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin