22

811 57 15
                                    

Mehmet duyduğu şeyler masaya geri döndü.

"Aklında olan saçma düşünceleri çıkar Seda. Öyle bir şey yok." dedi sinirle.

Seda masadan kalktı. Mehmet'e bir adım yaklaştı.

"O zaman niye bu kadar sinirlendin Mehmet." diye sordu.

Mehmet masaya geri oturdu.
"Sinirlendiğimi de nerden çıkardın."

Seda sandalyesine oturdu. Masanın üzerinde ki kitaplara bir şeyler yazmaya devam etti.

"Ben seni iyi tanırım Mehmet. Neyse konumuz bu değil zaten. Dünki adamlar kimdi? Biz neler yaşadık öyle." kitapları bıraktı Mehmet'e bakmaya başladı.

"Olaylar çok uzun aslından ne anlatacağım bilmiyorum. Bu aralar başıma gelenleri ben bile anlamıyorum ki sana anlatayım." bakışlarını kapıya doğru çevirdi Mehmet.

"Seni anlatman için zorlamam bilirsin Mehmet. Sen doğru zamanı iyi bilirsin. Her şeyin mutlaka bir açıklaması vardır. Benim merak ettiğim iyi misin? Yanlış bir şeyler olmuyor değil mi?" önündeki kitapları kenara ittirdi Seda.

"Bilmiyorum. İyi miyim? Nasıl bir yola giriyorum bilmiyorum. Neyse sen Yunus'a bir şeyler dersin. Benim gitmem gerekiyor." dedi Mehmet bıkkın çıkan sesiyle.

Mehmet sandalyeden kalktı.

"Görüşürüz Mehmet. Kendine dikkat et. Ne zaman bir şey olursa bir telefon kadar yakın olduğumu sakın unutma." dedi göz kırparak Seda.

Mehmet başını sallayıp bir şey demeden kampüsten çıktı. Taksiye bindi. Kapıyı tam kapatacakken birden yanına biri oturdu. Tam elini kaldırmıştı ki. Gördüğü kişiyle duraksadı.

"Hüma?" şaşkın bir şekilde karşısında ki kıza bakıyordu Mehmet.

"Takip edildigini biliyor olman gerekiyordu. Bunu bilmeyecek kadar aptal olamaz sanırım." taksiciye döndü Hüma. "Etilere abi." diye ekledi.

Mehmet sağ elini başına yavaşça vurdu. Yüzüne doğru indirdi.

"Bu böyle daha ne kadar devam edecek." diye sordu Mehmet.

"Her şey düzelene kadar. Senden biliyorsun. Yani tekrar tekrar anlatmaya gerek yok bence." Hüma çantasından çıkardığı telefonla uğraşıyordu.

"Bir de bilgilendirme mi yapıyorsun." telefondan ne yaptığına bakmaya çalışıyordu Mehmet.

"Evet senin merak eden insanlar var çünkü. Sen bu kadar umursamaz olabilirsin ama biz değiliz. Korumamız gereken birisi var. Senin kadar boş biri değiliz." dedi Hüma.

"Boş mu?"

"Evet boş. Peşinden bu kadar kişi var ve sen hiçbir şey olmamış gibi okula elini kolunu sallayarak geliyorsun." kısık sesle konuşuyordu Seda. Taksicinin duyması iyi olmazdı düşünmüştü.

"Sizin o yenlerden kurtulmanız için ne yapmanız gerekiyor. Onları öldürmek mi istiyorsunuz ben bu işte yokum. Onlar kadar güçlü değiliz. Eğer bu işten kurtulmak istiyorsanız beni rahatlıkla onlara sunabilirsiniz." dedi Mehmet.

Hüma taksiciye bakış attı. Neler söylediklerini anlamamıştı ama tuhaf tuhaf bakıyordu. Hüma, Mehmet'in kolunu tutup sıktı, susması için.

"Bunu eve gidince konuşalım. Şu an ne yeri ne de zamanı." elini Mehmet'in kolundan çekti hızlıca. Başını taksinin camına yasladı. Alıp giden yolu seyretmeye başladı.

Taksi durunca Mehmet parayı ödedi. Dışarı çıktılar.

"Seninle gelmiyorum Hüma. Ben bu işte yokum." dedi Mehmet.

Hüma, Mehmet'e doğru yaklaştı. Bir adım kalmıştı aralarında.

"Delirdin mi sen? Annen ya o ne olacak? Bunların tek amaçları sen değilsin. Ailen, biz. Belki de masum bir sürü insan. O salak aklından neler geçiyor bilmiyorum ama biraz aklıca düşün. Babana benze biraz kaçmak yerine savaş. Kendini düşünmüyorsan senin için savaşmaya hazır olan kişileri düşün."

Mehmet bir adım boşluğu da kapattı. Hüma'nın kolunu tuttu.

"Dediklerine dikkat et. Benim kimi düşünüp kimi düşünmeyecegim seni ilgilendirmez. Onların sizden istediği bir şey yok. Beni öldürmek için geldiler demediniz. Görevleri bu değil mi? Bunu başarırlarsa geri gidecekler. Sizde kurtulursunuz, masum insanlarda ailemde."

Hüma kolunu Mehmet'in elinden hızlıca çekip kurtardı.

"Sen korkak bir adamın tekisin. Çünkü korkaklar ölmeyi seçer, güçlü kişiler savaşırlar. Ölmek istiyorsan git defol git. Böyle güçsüz biriyle savaşa katılmak istemem zaten." dedi Hüma.

"Ne yapmam gerek. Yenler buralarda bir yerdelerdir. NERDESİNİZ YENİÇERİLER!" Mehmet bağırmaya başlayınca insanlar durup bakmaya başladılar.

Hüma etrafı kolaçan ediyordu.

"HADİ! NERDELER!" diye yeninden bağırmaya başladı Mehmet.

"Kes sesini aptal!" Hüma, Mehmet'i susturmaya çalışıyordu.

Birden bir silah sesi geldi. Mehmet'in omzu geri doğru savruldu.

Kayıp Şehzade Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin