Bölüm 18 - Sert Kahve

22.5K 758 169
                                    

🌺Selam canlarım 5k şerefine bölüm atayım dedim 🤤
Sizi bölümle başbaşa bırakıyorum 💕

                                      🌼🌼🌼🌼

Sofrayı toplaması için Suna Teyze'ye yardım ettikten sonra Naz'la birlikte bahçeye çıktık. Ailecek sohbet ediyorlardı. Süheyla Hanım ve Talat Bey yan yana oturmuş gülümseyerek konuşan Ayaz'ı dinliyorlardı.

Karşılarındaki ikili koltuğa Alaz ve Ayaz oturmuştu. Naz ile birlikte bahçede göründüğümüzde Ayaz nezaketle kalkıp  yerini bana verdi. Bu çocuğu ısırmak istiyordum. Hayatım boyunca hayalini kurduğum haylaz erkek çocuğunu sonunda bulmuştum. Ama maalesef bu erkek çocuğu benim kardeşim değildi.

Sedef Hanım "kızım sen neden yordun kendini yavaş yavaş yapardı Suna" diyerek bana sitem edince gülümsedim.

"Ne olacak sanki altı üstü sofrayı toparlamasına yardım ettim. Büyütülecek bir şey yok yani. Hem hani bende artık bu evin bir kızı sayılırdım?" beni düşünmeleri, önemsemeleri garip gelse de çok iyi hissettiriyordu.

"Öylesin tabi Adenciğim o nasıl söz?" teessüf ederim dercesine başını eğdiğinde mahcup oldum. Niyetim bu evde bir şeyler yapmamı normalleştirmekti.

Alaz mahcubiyetimi farketmiş olacak ki elini dizime koyup "e hadi bakalım gelin hanım bir kahveni içelim o zaman. Madem bu evin kızısın her akşam ailecek kahve içeriz. Rutinlerimizi öğrenmen lazım" diyerek göz kırptı. Kırpık adam is back.

Gülümseyerek ayağa kalktığım "nasıl içersiniz kahvelerinizi? Alaz'ı biliyorum sade içiyor ama sizi bilmiyorum henüz" bakışlarım tek tek yüzlerinde dolaşırken heyecanlanmıştım.

Şaka maka bu eve gelin mi gelecektim? Bazen bünyem bunun hala bir oyun olduğunu düşünmeye itiyordu beni. Bu kadar mutluluk bana fazlaydı çünkü biliyordum. Ne zaman çok mutlu olduğumu düşünsem bir uçurumun tepesinden düşüverirdim.

Alaz'ın elini omzuma koymasıyla düşüncelerimden sıyrılıp ona döndüm. "Hepimiz sade içeriz, Ayaz ve Naz hariç. Hadi bende sana yardım edeyim."

Birlikte mutfağa doğru yürüdük. İçeri girdiğimizde Suna Hanım işini bitirmiş kahve yapmak üzere fincanları hazırlıyordu.

"Suna Abla bugün kahveler yeni gelinden, sen dinlenebilirsin" diyerek gülümsedi. Suna Teyze 45'li yaşlarda orta boylu, tıknaz bir kadındı. Tahminim bu evde yıllardır çalışıyor olduğu yönündeydi. Çünkü eve ve aileye oldukça aşina görünüyordu.

Yerlerini bilmediğim için kahve ve şekeri tezgaha çıkardıktan sonra mutfaktan çıktı. Alaz makinede yapabileceğimi söylese de ben istemedim.

Cezveye kişi sayısına göre kahve koyduktan sonra suyu da ekleyip ocağın üzerine koydum. Ben ve evin iki afacan çocuğu şekerli içtiğimiz için diğer bir cezveye şeker de ekleyip onu da altını kısık şekilde açtığım ocağa bıraktığımda o kadar ciddiyetle çalışıyordum ki gören atomu parçaladığımı düşünebilirdi. Fakat bu erkek arkadaşımın ailesine yaptığım ilk kahve olacağından mükemmel olması önemliydi.

Zaten başıma ne geliyorsa bu mükemmeliyet takıntım yüzünden geliyordu. Ama ne yapabilirdim lanet olası bir başak burcu kadınıydım. Düzen, titizlik, mükemmeliyet takıntısı diye diye kendimi paralıyordum.

Fincanları simetrik bir şekilde tepsiye dizmek için tüm dikkatimi vermişken beni hızla çevirip omzuma kokulu bir öpücük bırakan Alaz'a şaşkınlıkla baktım. Sanki onun buradaki tüm varlığını unutmuşçasına bakışıma anlam veremediği belli bir ifadeyle yüzüme baktı.

YEKVÜCUT Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang