Kadehlerce Aşk

Üzüm Buğusu

Uzun kahverengi saçlarına bakındı. Kahverengi saçların şelale gibi aktığı kıvrımlı ince bele. Kızın yavaş adımlarla buraya geldiğini görebiliyordu ve dudaklarını birbirine bastırıp önüne döndü.

Hokkacık burnu ve fincan kadar ağzıyla iri kahveleriyle hiç bir şairin kaleminin gücünün yetmeyeceği bir şiirdi yazmaya ; kelimelerin hepsi kifayetsizdi.

İnsan ona bakınca kendini pek ilkel,yontulmamış bir taş gibi hissetmekten alıkoyamıyordu bile. O ise ince sütun bacaklarının esmer kıvrak bedenine yerleştirilmesiyle can bulmuş bir heykel gibiydi. Sanki en güzel ellerle bir heykeltıraşın ustalık eseriydi.

Işıl...

Işıl ışıl kahverengi saçlarını savurarak dünyasına geldiğinde henüz bir ay önce bile değildi. Uzun selvi boyuyla kapıya gelen kızın heyecandan titreyen sesini duyduğu an ofisinde alelade sıradan şeylerle uğraşıyordu Rüya.

Aslında bakarsak Rüya genelde boş şeylerle uğraşırdı. Genelde günlerini Pinterest panolarında ilham aramak için geçirirdi. Tumblr ya da Pinterest gibi sosyal paylaşım sitelerinden sonra İnstagram içeriklerine bakınarak ilham arardı.

Mesleği buydu ; organizatörlük.

Tamam henüz küçük bir kız çocuğuyken eline el işi kağıtlarını alır,simli kartonlarla davetiyeler hazırlar ve bütün sınıfa dağıtırdı. Teknoloji tasarım ödevlerini seve seve süsleyerek yapardı. En çok sevdiği şeylerden biri ise kıyafet tasarlamaktı.Babasının sahibi olduğu marangozhaneden artta kalan tahtaları çivilerdi.Üstüne annesinin kumaşlarını toplu iğnelerle tutturarak güzelce kuklacıklar yaratır ve odasını süslerdi.

Aslında iç mimarlık ve organizatörlük arasında gidip gelmişti ama tercihini organizatörlükten yana kullanmıştı.Önce doğum günü ,kına ,kutlama,cinsiyet partileri ve benzeri etkinliklerden görev alsa da bu onu yeterince tatmin etmiyordu. Kına gecesinin konseptleri belliydi ve Rüya yaratıcılığının öldüğünü hissediyordu. Doğum günleri ise cıvıl cıvıl ve enerjik değildi. Herkes süslenip püslenip en güzel açıdan fotoğraf çekiniyordu sadece. Kimse çılgın fikirlere de açık değildi !

Neyse ki o artık bir düğün organizasyonun başındaydı ve sevgili patroniçesi Yeliz Hanım tüm yetkiyi bu sefer Rüya'ya devretmişti.

"Bu sefer masal gibi bir düğün istiyorlar ve her türlü fikre açıklar!"diye yanıtlamıştı Yeliz Hanım Rüya'ya kontrolü bırakırken.

Ve içeriye adımlayan uzun gür kahverengi saçlı kızın güzelliğine bakmaktan öyle ki Rüya yanındaki yakışıklıya bile bakamamıştı.

Zira kızın uzun kahverengi saçları bir şiiri anımsatıyordu ; Üvercinka.

Ben böyle saç teli görmedim ömrümde diyordu ya Cemal Süreyya ; Her telinde ayrı bir kalp çarpıyordu gerçekten.

Rüya onun sağlıkla ışıldayan saçlarından gözlerini çekerken kesinlikle şampuan markasını sormak gerektiğini kafasına not ederek iri kahvelerine bakıp "Hoşgeldiniz Işıl Hanım."diye gülümsedi. "Ve Hoşgeldiniz Melih Bey."

Yanındaki kumral adam Rüya'ya sevimli bir gülüş yollarken Işıl ile birlikte oturmuştu Melih Bey.

Yeni gelin adayı sulu kahvelerle Rüya'ya bakınırken Melih Bey gülümsedi. "Demek düğün organizatörümüz sizsiniz Rüya Hanım. Epey gençsiniz."

"Siz de epey..gecikmişsiniz evlilik adına."dedi Rüya ağzını tutamadan. Işıl'ın gözleri irileşirken Rüya kekeleyerek mavilerini irileştirmiş ve otuz iki diş sırıtmıştı. "Yani....Erken yaşta evlenmeyerek çok mantıklı bir karar almışsınız Melih Bey. Sizi örnek alıyorum."

Rüya sıvama kısmını devam ettiriyordu kendi kumral tutamları omzunu yalayıp geçerken. "Yani..Önce olgunlaşmak en iyi evlilik için.. Eminim Işıl Hanım da benimle aynı düşünüyordur."

"Aslında.."dedi Melih Bey bozulmuş bir ifadeyle. "O henüz on yedi ve...Düğün günü tam olarak on sekiz olacak. Ama yaşı yok böyle şeylerin takdir edersiniz ki.."

Rüya şaşkınca cıvıl cıvıl gülümsemesi gereken taze gelin adayına bakınırken Işıl yorgun bir tebessüm sundu boynu bükük halde.

Pekala ; Rüya bir düğün organizatörüydü. Gelini iyi tanıması gerekirdi.

Ama sanırım bu kahverengi saçları sağlıkla ışıldayan güzel kızın Üvercinka şiirinden nameler estiren güzel kahvelerinde bir miktar sonbahar vardı.

Rüya'nın hiç de gelinlerde görmesini istemediği.