Bölüm 5: Siyah Mendil.

126 33 9
                                    

   İyi okumalar.

-Duyguları hissedip yaşamak; ne kadar basit, ne kadar içten. Kendini kısıtlayıp, her duyguya büyük anlam yüklemeye zorlamış biri içinse ne kadar zor, ne kadar da yapmacık.

  Valera sorgularcasına yüzüme bakmaya devam ederken ellerimi yanaklarıma götürdüm. Sol elimin üzerine düşen bir damla gözyaşıyla başımı öne eğdim.

   Pekala, kendimi yalancı çıkarmıştım.

   Nedenini bilmeden gülümsedim. Bu çocuk bir şeyleri değiştiriyordu fark etmeden de olsa. Bu sevinilecek bir şey miydi bilmiyordum fakat ruhum, o an düşüncelerimin gürültüsünü umursamadı. Valera'nın yanındayken mutlu hissediyordum.

   Mahcup olmuştum. Utanç içinde Valera'ya baktım.

-"Bu ilk kez oluyor, yemin ederim." dedim fısıldayarak.

-"Sana inanıyorum."

-"Ayrıca, sen iyi misin?"

-"Amacım alay etmek değil ama, yanlış hatırlamıyorsam beni kurtarmak amacıyla çamurlu toprağa basıp kayan sizdiniz Silva."

   Kıkırdadım.

-"Pekala, sanırım şok geçiriyorsun, insan ağlarken güler mi?"

   Yanaklarımdan tuttu. Ellerine bulaşan ıslaklığa bakılırsa hala ağlıyordum. Acıdan değildi gözyaşlarım, gerçekten ağlanacak kadar kötü yaralar almamıştım.

   Kendimi ağlayıp duran şımarık bir bebek gibi hissediyordum.

-"Neden ağladığımı bile bilmiyorum ki!" dedim küçücük bir çocuk edasıyla.

   Dakikalar önce ben Valera'yı sakinleştirmeye çalışıyordum ve bu anlaşılabilirdi. Fakat şimdi Valera beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bayan Monique neler düşünüyordu hakkımda kim bilir...

   Valera'nın ellerinin üstünden gözyaşlarımı silmeye uğraştım. Kıkırdamaya devam etmem sebebiyle muhtemelen ruh hastası zannedilecektim fakat durduramıyordum.

-"Canın mı yanıyor?"

-"Hayır, ağlayacak kadar kötü değilim."

-"Kötüsün yani." dedi gözlerinde hüzünle gülümserken.

   Gözlerimi büyüttüm şaşkınlıkla, söyleyecek bir sözüm yoktu. O da bu halime güldü. Bir süre daha yüzüme baktıktan sonra elleriyle yüzümü silip ayaklandı.

-"Artık yurda gidebiliriz."

   Ellerimle yüzümü yokladım, artık ağlamıyordum. Kasvetlice esen rüzgar yüzümü yalayıp geçtiğinde, kısa bir süre önce ıslak olan yüzüm donar gibi oldu. Tuhaf bir histi. Ben de ayaklanıp yürümeye başladım.

   Bayan Monique, yanına varıp onunla aynı hızla yürümeye başladığımda uzun süredir sessiz kaldığından boğazını temizledi ve konuşmaya başladı:

-"Sanırım az önce olanları size sormamam gerekiyor çünkü siz de ne olduğunu biliyor gibi görünmüyorsunuz."

-"Benim yüzümden ağladığı için üzgünüm."

-"Suçlu değilsiniz, hatta ben zamanı geldiğinde onun kahramanı olacağınıza içtenlikle inanıyorum Bay Vivian. Ama madem üzgün hissediyorsunuz, borcunuzu bu akşam yurdumuzun yatılı misafiri olarak ödeyebilirsiniz ancak."

-"Biraz dağınık görünüyorum sanırım onurlu misafiriniz olmak için."

-"Eminim sevgili eşim Bay Francois kıyafetlerini sizinle paylaşacaktır."

SilvaWhere stories live. Discover now