Bölüm 14: Doğmayan güneş.

81 13 1
                                    

   İyi okumalar.

   -Dalındayken okşadığım tüm çiçekler solduğu için okşamayacağıma dair söz verdim onlara. Böylece solmazlardı ve sevebilirdim uzaktan. Yine de solacaklarını öğrendiğimde ise bir daha sevmeyeceğime dair söz verdim kendime. Çiçekler ben onları okşarken de, okşamazken de, sevmezken de soldular.

   Bir anlığına donakalıp boş boş yüzüme bakan Louis'le bakıştım saniyelerce. Bu bakışmanın sonunda dayanamayıp konuştu.

-"Bu tür konularda şaka yapacağını sanmıyorum."

-"Yapmıyorum zaten."

-"Sen ciddisin!" dedi ne hissedeceğini bile bilemeyen ifadesiyle.

-"Biraz daha aşırı tepki ver ve Valera'yı uyandır istersen. Olmadı böyle, çocuk gibisin cidden."

-"Senden büyük olduğuma eminim."

-"Olağan, yani sonuçta ben bir ressamım. Sanatçıların yaşını çok kafaya takmıyorlar ama beni tanımaları, kendimi geliştirmem, epey vakit aldı. Oysa sen sadece yemin etmek için bile yıllarca çalışmışsındır, gerçi yaşıtım gibi görünüyorsun. Yeni misin işinde?" dediğimde kelimelerimi takip ederken bile oldukça zorlandığını gördüm. Bir süre sessiz kalıp konuştu.

-"Birbirimizi hiç tanımıyoruz gerçekten..."

-"Doğru diyorsun."

-"Tanıyabiliriz, güneş daha yeni doğuyor baksana."

-"Madem öyle diyorsun, zaten seni uyumaya gönderebileceğimi sanmıyordum, ben de kısa uykular yüzünden akıl sağlığımı kaybetme seviyesine geldiğim için uyuyamam. Tanıyalım bakalım birbirimizi."

   Birbirimizin tam karşısına geçip bağdaş kurarak oturduğumuzda bir süre sessiz kaldık. Böyle olacağını tahmin ettiğimden ben konu açmaya çalıştım.

-"Yani, şu an düşününce doğru mu yaptım bilmiyorum."

-"Ne konuda?" diye sordu ilgili ses tonuyla.

-"Meslek, muhtemelen yaşıtız ve sen kesinliği olan bir mesleğe sahipsin. Ben ise yıllardır çalışmama rağmen bir geleceğe sahip olup olamayacağımı bile bilmiyorum. Bu gün bu eyaletin zirvesindeysem, yarın düşebilirim de."

-"Neden ressamlığı seçtin peki?"

   Sessiz kaldım. Tek sorusuyla alaşağı edilmiştim zira. Beni uzun uzun konuşup ikna etmeye çalışabilirdi veya haklısın diyerek geçebilirdi, fakat kendimi sorgulamamı sağlamasını beklemiyordum.

-"Sen neden doktorluğu seçtin?"

-"Çünkü, çocukluğumdan beri istediğim tek şey buydu. İnsan vücudunu keşfetmek, nasıl hayatta kaldığımızı öğrenmek benim için çok mühimdi, bir de babamın hastalığının nasıl gelişip yayıldığını araştırabilmek tabii."

-"Ellerinin titreyişinden bahsetmiştin. Buna birçok hastalık sebep olmuş olabilir, hangi alanla ilgilenmen gerektiğini nereden bilebilirsin?"

-"Bu tür şeyleri hatırlamak benim için zor değil, sadece öğrendiklerimle babamın hareketlerini, gösterdiği belirtileri birleştirmek gerekiyordu. Burası büyük bir eyalet, bu yüzden diğer kentlerin hekimlerine nispeten daha çok alanla aynı anda ilgilenir buradakiler. Örneğin ben, bir alanda uzman olabilecek yaştayken, resmi olarak pratisyen hekimim sadece. Ama bu moralimi bozmuyor, aksine hangi durumda ne yapmam gerektiğini bilmemi sağlıyor."

-"Sen hangi alanlarla ilgileniyorsun?"

-"Bu soruyu cevaplamadan önce, bir ipucu vereceğim kendin tahmin edebilesin diye."

SilvaWhere stories live. Discover now