Bölüm 17: Gözlerin.

56 6 2
                                    

   İyi okumalar.

   -Gözlerin üçümüzü de orada saklayabilir mi Valera?

-"Ağrıyor mu hala?"

-"Hayır, abartılacak bir durum yok şu an. Elin nasıl?"

-"Belki güleceksin ama, hiç yakmadı merhem elimi." dedi gülümserken.

-"Söylemiştim sana."

-"Ellerinin şifalı olduğunu söyledin sen bana."

   Kollarımız bağlı halde kapıya yaslanmış duruyorduk yine. Gözlerimi duvardan çekip yüzüne baktım. İyi bir oyuncu olduğumu söylemiştim.

-"Ciddi olamazsın."

-"Şaka yapıyorum. Küçüklüğümden kalma bir anı."

-"Duymak isterim."

-"Valera'nın yaşlarındaydım, annem bana başının ağrıdığını söylemiş. Çocuk aklı ya, elimi alnına koyup "Geçti mi?" demişim. Tam hatırlamıyorum bile ama annem bana ağrısının dindiğini söyleyince çok özel bir çocuk olduğumu sanmıştım. Sadece farklı biri olduğum düşüncesi, çok net kafamda şu an bile."

-"Belki de gerçekten özel birisindir, bunu hiç düşünmedin mi?"

-"Hayır, sanmıyorum."

-"Sen ne söylersen söyle, benim elim iyileşti. Hem de hiç ağrımadan."

-"Ellerimin gerçekten iyileştirdiğine inandıysan mümkün. Bu hayatta her şeyin inançla ilgisi var bence."

-"Haklı olabilirsin."

   Sessiz kaldık birkaç saniye. Ben bozdum sessizliği çoğu zaman olduğu gibi.

-"Louis?"

-"Hm?"

   Ellerim, eğer gerçekten hastaysa Valera'yı iyileştirebilir mi?

-"Boş ver."

   Yine sessizliğin kolları sardı bizi. Çok kısa sürmüştü ama bu sefer.

-"Neyi?"

   Dudaklarımı araladığımda aslında söyleyecek sözüm yoktu. Sadece çocukluk etmiştim. Louis'e sormak üzere olduğum şeyin bizi bu bataklığa daha da batırmaktan başka işlevi olmayacaktı. Neyse ki Valera seslendi ben tek kelime etmeye fırsat bulamadan. Louis kapıyı açıp önden girmem için bir el hareketi yapmıştı, görmezden geldim.

-"Demek sözünüzü tuttunuz." dedi Valera içeri girdiğimizde.

   Sadece bana söz verdirttiğini sanıyordum, Louis de aynı şekildeydi muhtemelen.

-"Tuttuk." dedi sonra.

   Benim kadar afallamamasından biliyor olduğu çıkarımını yaptım.

   Louis, Valera'nın yanına, yatağa oturmuştu. Benim gözlerim ise beyaz masanın üzerindeki mendili seçti. Mendili alıp masanın önündeki sandalyeyi Valera'nın yatağına doğru çevirdim biraz. Kendi başıma yüzümdeki boyayı silmeye çabaladım el aynasını alıp. Ben bununla uğraşırken de Louis ile prensim sergilediğimiz oyun hakkında konuşuyordu. Ben ise bir sorun olduğunu fark etmiştim yüzümü silmeye çalışırken.

   Griyi andıran renk gidiyordu yüzümden fakat, yüzüm parlıyordu. Yanaklarımı, çenemi ve burnumu üstün çaba sarf ederek eski haline getirmeyi başardım tam olmasa da. Alnımla uğraşıyordum dakikalardır. Gözlerime ise, daha sıra gelmemişti bile.

-"Silva, o mendille savaşıyor musun?" dedi Louis, ben alnımı halletmek üzereyken.

   Yüzümü onlara çevirdiğimde birkaç saniye yüzüme baktılar. Neler döndüğünü çözemiyordum. Donup kalmamın ardından, bakışları yüzünden gerilip önüme dönecekken elimdeki mendili sol gözüme değdirmiştim bir de nasıl başardıysam. Anında dolan gözlerim ve içimden okuduğum küçük lanet ile birlikte, kötü hissediyordum kendimi.

SilvaWhere stories live. Discover now