Bölüm 24: Korların yaktığı parmak uçları, yağmurun suladığı krizantemler.

35 7 0
                                    

   İyi okumalar.

   -Bazen uçurumlar bile son değildir.

   Louis'in arkamdan hızla geldiğini duyabiliyordum fakat algılayamıyordum sanki. Üzerimizde ceketlerle koşturuyorduk evin içinde. Kimse durdurmaya yeltenmedi. Durduramazlardı zaten.

   Üst kata vardığımda Valera'nın odasının kapısına çökmüş ağlayan Bayan Monique ve onu omuzlarından tutup sakinleştirmeye çalışan Francois bir saniyeliğine dağıttı dikkatimi. Louis beni geçti bu kısacık sürede, kapıya yaklaştı ve adımları yavaşladı doğal olarak.

   O gelince Francois ayaklandı ve eşinin de kalkmasına yardımcı oldu. Kadın kaçarcasına alt kata indiğinde yüzünde tanıdık bir ifade vardı.

   Her şeyin başladığı gün yüzünde gördüğüm buruk ifade. Tek fark, bu yüze ilk gün ve bugün verdiğim anlamlarda yatıyordu. Bunları düşünürken Louis'in hala Valera'nın odasına girmemiş olması dikkatimi toplamama neden oldu. Francois duruyordu kapının önünde.

-"Kilitli kapısı, boşa denemeyin açmıyor."

   Louis'in önüne geçtim.

-"Ne zamandır?"

-"On, en fazla yirmi dakika oldu."

-"Konuştu mu sizinle?"

-"Hayır."

-"Valera on dakikadan fazladır o odada, kapısı kilitli halde duruyor ve siz oturmuş ağlıyorsunuz bir şey yapmak yerine. Öyle mi?"

-"Vivian-"

-"Çekil."

   Francois önümde dikilmeye devam etti birkaç saniye, Louis'e bakış attı sonra omzumun üstünden.

-"Açmıyor diyorum kapıyı. Çekilsem ne fark eder?" derken çoktan kapının önünden uzaklaşmıştı bile.

-"Yedek anahtarınız yok mu?"

-"İşe yaramıyor, anahtar kapının üzerinde muhtemelen."

-"Kırsaydınız o zaman."

-"Çok basitmiş gibi konuşuyorsun."

-"Francois, yemin ederim-"

   Ben kendimi tutamayıp ağır şeyler söylemeden Louis konuşmaya daldı.

-"Çekilin ikiniz de."

-"Bekle." dedim ve kapıya yanaşıp Valera'ya seslendim.

-"Valera, aç kapıyı hadi. Biz geldik."

-"O kadar kolay olsaydı yirmi kere açmıştık kapıyı."

   Francois'ya aldırmadan Valera'yla konuşmaya devam ettim.

-"Valera, hadi küçüğüm. Kapıyı açmazsan kırmak zorunda kalacağım ve kırdığım tek şey olmayacak gibi bu gidişle."

   Francois'nın sesi kesildiğinde kulak kabartıp içeriyi dinlemeye başladım. Gerçekten fenalaşmadığı sürece kapıyı açardı. En azından bir yaşam belirtisi gösterirdi, biliyordum.

-"Vivian, işe yaramıyor işte-"

   Kilitte dönen anahtarın sesini herkes işitti.

   Elimi kapı tokmağına götürürken kaşımı kaldırdım ve dudağımın kenarında bir gülümseme peyda oldu. "Yaramıyormuş gerçekten."

   Kapıyı araladım. O saniyeye kadar sakinleştiğimi sanıyordum iyi olduğunu bildiğimden. Onu görünce ise içim burkuldu, geldiğimizden beri yaşadığım en ağır histi bu. Arkamdan Louis Francois'yla bir şey konuşuyordu. Duysam da anlayamadım, Valera'ya bakıyordum.

SilvaWhere stories live. Discover now