Bölüm 12: Ateş.

60 16 0
                                    

   İyi okumalar.

   -Kaybedecek bir şeyiniz varsa hayattan korkun, yoksa da kendinizden.

   Abella'nın tatlı sesinden Oz Büyücüsü'nü dinliyorduk bütün ev halkı oturmuş. Arada fısıldaşmalar oluyor, bazen şaşkın mırıltılar odayı dolduruyordu. Hala muazzam hissediyordum fakat anlamlandıramadığım bir şey vardı.

   Arada çocukların üzerinde gözlerimi gezdirip arada ise Louis ve Valera'ya odaklanıp birkaç günde hayatımın ne kadar değiştiğini düşünüyordum. İçimde kötü bir his vardı, tanımlayamadığım. Hani çok mutlu olduğunuz zamanlarda sonrasından felaketi yaşayacağınıza inanırsınız ya, öyle hissediyordum. Tetikteyim ve gerçekten çok gerilmiştim, ellerimi yumruk yapmıştım hatta titrememeleri için. Minderimi beni rahatlatacağını bildiğim için Louis'in yakınına çekmeye karar verdim, o da bunu bekliyormuş gibi minderini bana doğru çekti.

-"İçimde kötü bir his var." diye fısıldadık kimsenin duyamayacağı bir tonda birbirimize. Bir süre boş boş bakınıp tekrar konuştuk. "Neden?"

   O dudaklarını birbirine bastırıp başını öne eğdi, ben ise onu konuşması için teşvik ettim.

-"Önce sen söyle, benimki sadece his."

   Bir süre aynı pozisyonda kaldı, ardından başını kaldırıp gözüyle bir yeri işaret etti. Ben de onun bakışlarını takip edip içindeki kötü hissin sebebini gördüm.

   Valera.

   Tekrar dönüp ona baktığımda, belki başka bir şeyi işaret ediyordur diyerek nereye baktığını anlamak için gözlerinin içine baktım.

-"Louis, ne demek istiyorsun?"

   Her ihtimale karşı küçüğümden gözlerini ayırmayıp fısıldamaya başladı.

-"Sadece izle. Çok sık nefes alıyor ve terleyip kızarmış. Bu normal değil."

   Ne bir itiraz, ne bir sorgulama. Yer bastırdığım yumruğumdan güç alarak ayaklanmadan önce şunları söyledim:

-"Bayan Monique'e çocukları erken yatırması için rica edeceğim. Sen Valera ile ilgilen."

   O da itiraz etmedi ve ben ayaklandıktan sonra birkaç saniye bekleyip minderini Valera'nın yanına çekti. Aralarında fısıldaşmaya başladıklarında Bayan Monique de işaretimi bekliyormuşçasına ayaklandı. Bir ben mi durumu önceden görememiştim?

-"Bu akşam biraz erken yataklara gidelim mi? Herkes istediği kitabı alıp odasında okuyabilir." derken bir eliyle eteğini bir eliyle ayaklanmış Juliet'in elini tutmuştu bile.

   Çocuklar sorgulamadan ayaklandı ve istekli bir biçimde kitap yığınlarına yürüdüler. Belli ki önceden gözlerine kestirdikleri kitaplar vardı, onları aldıkları anda hızlı adımlarla odalarına yöneldiler. Hepsi odadan çıktığında, her zaman seri hareket eden Valera hala kitap seçiyordu. Louis de yanında ona kitap önerisi yapıyordu. Çocuklara korkumu yansıtmamaya çalıştığımdan başımı onlar gidene dek Louis'e çevirmemiştim. Ona baktığımda Valera'nın ateşini kontrol ediyordu ve yüzünden anladığım kadarıyla durum iyi değildi.

   Göğsüme tırmanan krampları hissedebiliyordum. Belki sadece mevsimsel bir gripti küçüğümün çektiği fakat ben ondan katbekat fazla acı çekiyor gibiydim. Korku olarak adlandıracaktım bu duyguyu sonradan, o anlık küçük bir kalp krizi sandıysam da. Demiştim ya, insanların doğasında olan duygulara çok yabancıydım ben.

   Yanlarına gitmeden evvel kapıdan mutfağı izledim. Darcia telaşla kenarında beyaz bir mendil olan kovaya su dolduruyordu, Louis'e sorarcasına baktığımda "Ona ben söyledim." dercesine bir jest yapmıştı bana karşılık. Ben telaşın getirisiyle adımı unutacak hale gelmişken sakin kalabilmesini mesleğine veriyordum. Zira o da epey endişeli görünüyordu.

SilvaWhere stories live. Discover now