Giriş

128K 3.7K 682
                                    

Keyifli okumalar <3

Yalnızlığımın bir tokat gibi yüzüme çarptığı bugünlerde; gülümsemek, her şey yolundaymış gibi davranmak daha zor gelmeye başlamıştı.
Yalnız olmak, yanınızda bir oda dolusu insan varken yalnız olmak. Zira bu daha çok acıtıyordu.

Kendimi ucuna emanet gibi oturduğum, oldukça pahalı olan siyah deri koltukta, her ne kadar fazlalık gibi hissetsemde gitmeye gücüm yoktu. Veyahut burada kalacak, hayatımın en önemli gerçeğiyle yüzleşecek kadar güçlüydüm. Güçlü olduğumu düşünmek istedim.

Diken üstünde oturmuş diğerleri gibi telefonun çalmasını bekliyordum. Onlar benim aksime gerginlikle değil umutla bekliyorlardı. Duyacaklarım hayatımın zaten normal olmayan seyrini daha da karıştıracaktı biliyordum.

"Dörtte ararlar demiştin?" diyen annemle. Bakışlarım onu buldu. Karşımdaki koltukta babamla oturuyorlardı. Üzerindeki tüm vücudunu saran siyah elbise ve topuz olan saçıyla her zamanki gibi zarifti. Ama genellikle soğukkanlı olan kadın heyecandan yerinde duramıyordu. Keza yanındaki ellerini avucunda tutan babamda öyle.

"Biraz sonra arayacaklardır." diye cevapladı babam.

"Bence garanti kız kardeşim. Öyle içime doğuyor." dedi Taha abim sevinçle. Bakışlarımı yere çevirdim. Yerime ne kadar sinebilirsem o kadar sinmiştim. Yok olmak istedim tam da şuan.

Varlığınızın hiç bir anlamı olduğunu hissetmediğinizde, yok olmak o kadar da korkunç gelmemeye başlıyordu.

"Ayy hadi umarım." diyen annemin sesiyle yerimde daha da büzüştüm. Kalbim üzüntüyle tekledi. Ben buradaydım. Her zaman olduğu gibi varlığımın onlar için bir önemi yoktu.

"Çok heyecanlıyım." dedi Enes.

Tam bu sıra telefon zil sesi doldurdu büyük salonu. Hepsi ayaklandı. Babamın çevresinde daire oluşturdular. Yabancı gözlerle baktım onlara.

"Evet." diyerek açtı telefonu babam.

Surat ifadesinin nasılda mutlulukla aydınlandığını gördüm. Genellikle sert bakan gözleri sevinçle ışıldıyordu. Yanındakilere neşeyle kafasını salladı. Annem babama sarılarak ağlamaya başladı. "Sonunda." dedi. "Kavuşuyoruz yavrumuza." Göz devirdim. Aman ne büyük olay.

Çocukları olduğundan şüphelendikleri kişiden gizlice rutin bir kontrol diye DNA testi yaptırmışlardı.

Daha fazla buna tahammül etmek istemeyerek ayaklandım. Odama gitmek için yürürken arkadan, "Yarın saat birde hazır ol." dedi babam. İlk kez benimle konuşurken sesi soğuk değildi. Benden kurtulacağı için mutlu olmalıydı. Acı bir şekilde güldüm ve görmesede kafamı salladım

Hızla çıktım merdivenleri. Odama girip kapıya sırtımı verdim ve gülümsedim. Biliyordum zaten böyle olacağını. Sorun yoktu.

Her şey yolunda.

Yatağa sırtüstü attım kendimi. Onların aptal sevgisine ihtiyacım yoktu. Onlardan kurtulacağım için mutlu olmalıydım.

Hayatımın tepetaklak olduğu günü düşündüm. Daha yedi yaşındaydım. İnsanın yedi yaşını güzellikle hatırlaması gerekirken benimki hayatımın en berbat zamanlarıydı. Okulda kan grubu testi yaptırdığımızda onların çocukları olmadığım ortaya çıkmıştı.

Annemle babam büyük bir kavga etmişlerdi. Babam annemin onu aldatmasından şüphelenmiş. O günleri hatırlamak bile içimi üzüntüyle doldurdu. Bağırışlar, kavga ve gürültüler. Babamın bana nefretle bakması. Suçlayan gözler.
Hayatım boyunca bu muameleyle yaşamamıştım. Her şey bir günde değişmişti. Bir kara günde. Kafamı hızla iki yana salladım. Hatırlamak istediğim şeyler değildi.

Çoğu şeyi o zamanlar anlayacak yaşta değildim. Bana suçlu benmişim gibi bakan annemi, babamın benden neden birden bire nefret etmeye başladığını, anlayamamıştım. Bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyordum sadece.

Neredeyse boşanma evresine gelen annem ve babam, annemin DNA testi yaptırmasıyla ikisininde kızı olmadığım ortaya çıkmıştı. Hâlâ onlarla yaşamaya devam etsemde, benden tüm ilgi alakalarını kesmişlerdi. Annemin gözünde kocasının onu ihanetle suçlamasını sağlayan kişiydim. Babamın gözünde karısından şüphelenmesini sağlayan. Üstelik bir yabancıydı bunları yapan.

Sadece ilgilenmemişlerdi işte. Kötü davranmamışlardı, varlığımı yok saymışlardı. Bazen keşke kızsa bağırsalar dediğim zamanlar bile olmuştu.

Benden bir yaş küçük Enes ve iki yaş büyük abim Taha, çocukluğumun katilleri. O yaşlarda onlarda çocuk olsada, psikolojik ve fiziksel şiddetlerini asla unutamazdım. Sen bizim kardeşimiz değilsin diye dolanır, sürekli beni rahatsız ederlerdi. Büyüdükçe fiziksel şiddet azalmış, yerini sözlü tacize bırakmıştı daha çok.

Daha yedi yaşındaki bir çocuk biyolojik aile bilmezdi ki, kimle büyüyorsan o senin ailendi.

Sürekli dikkatlerini çekmek için bir şeyler yapardım. Beni sırf sevsinler diye ders çalışır, her şeyde en iyisi olmaya çalışırdım.

Büyüdükçe bu çabamdan vazgeçmiş, umursamaz ve soğuk olmaya başlamıştım. Yinede içimdeki küçük, sevgiye aç çocuk sürekli onların takdirini beklemişti. Boşa beklemişti. Boşa olduğunu bile bile beklemişti.

Yedi yaşımdan önceki hayatımı hatırlamakta zorlanıyorum. Annemde babamda beni severdi. Tek kızlarıydım sonuçta. O anlar çok uzak bir geçmiş şimdilerde.

Kimse beni sevmemiş, kimsenin en kıymetlisi olmamıştım. Kimse benim için endişelenmemiş, iyi misin diye soran olmamıştı. İyi olmak zorunda kalmıştım. Sevgisiz büyümek canımı yakmıyormuş gibi davranmak zorundaydım. Ağlayamazdım güçlü olmalıydım.

Yalnız olmanın tek getirisi erkenden büyümek zorunda kalmak olmuştu.

Kısa tanıtım tarzı bir bölümdü. Nasıl buldunuz?

Birden gelen bir istekle yayınladım. Normalde diğer kitabım final olunca yayınlamayı düşünüyordum.

İlk bölüm hazır, okuyan varsa ses etsin atarım direkt :))

Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın.

Karışan HayatımWhere stories live. Discover now