Bölüm 3

61.9K 2.6K 888
                                    

Bilgisayarı kenara koyarak oturduğum yerde gerindim. Hiç bir işe uygun olduğumu düşünmüyordum. Ne yapacaktım? Hâlâ kartlarını kullanıyor olsamda kendimce şuan üzerlerine kayıtlı çocukları olduğumu ve ihtiyaçlarım için paralarını kullanmakta bir sakınca olmadığını söylüyordum. Zaten farkedeceklerini bile sanmıyorum. O kadar çok paraları var ki.
Ama sonsuza kadar kullanamazdım. Yakında okul da açılacaktı ve ne iş yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.

Ayağa kalkıp su kaynatıp kahve yaptım. Tekrar salona gidip bilgisayarı açıp tekrar ilanlara bakmaya başladım. İnsanların bu kadar az paraya tüm gün nasıl çalıştıklarını anlamıyordum. Benim bir günde harcadığım meblağlar için insanlar bir ay çalışıyordu.

Hiç biri ilgimi çekmedi. Telefonumu elime alıp Beril'i aradım. Telefonu açtığında sıkıntıyla evden ayrıldığımı canımın sıkkın olduğunu anlattım.

"Yaa çok kötüymüş." dedi Beril. "Kurtulmuşsun işte onlardan sende bunu istemiyor muydun. Dur ben sana ne anlatacağım. Buğra var ya yeni sevgili yapmış. Ayrılalı daha kaç gün oldu biraz bekle değil mi?"

Hâlâ konuşmaya devam ederken onu dinlemiyordum.
Ne dediğim umrunda bile değildi. Her zaman böyle olmuştu zaten. Ben genellikle sıkıntılarımı insanlarla paylaşan biri değildim. Çoğu zaman dinleyen taraftaydım. Bunun getirisi olarak benim sorunlarım yokmuş ya da önemsenmeyecek şeyler gibi geliyordu insanlara.

Okulda birlikte takıldığım bir kaç kişiden biriydi Beril. Okuldaki arkadaşlarım çoğu zaman sadece okulda kalırdı. Dışarda birlikte bir şeyler yapmazdık pek.

İçim sıkılıyordu. Yalnızdım. Her zaman böyle olsada, hiç bu kadar net bir şekilde hissetmemiştim.

"Dinliyor musun?" diye sordu.

Dalgınlıkla, "Evet." dedim.

"Mete'de Fatma'dan ayrılmış." dedi. "Bence hâlâ seni seviyor. Fatma'yla seni unutmak için sevgili oldu."
Tek konuşacak konumuzun erkek muhabbeti olması kadar kötü bir durum yoktu şuan.

"Umrumda değil biliyor musun?" dedim. Eski sevgilimin ne halt yediği neden umrumda olacaktı.

En sonunda vedalaşarak telefonu kapattık. Ben onun tüm sıkıntılarını -bu genellikle saçma erkek problemleri de olsa ilgiyle dinler, çoğu zaman yanına gidip destek olurdum. Ama her zaman ki gibi gösterdiğim değerin yarısını bile almıyordum.

Bundan sonraki hayatım için ipleri elime almalıydım. Okulların açılmasına bir ay kalmıştı. Artık üniversiteli sayılırdım. Tıp fakültesini kazanmıştım. Sırf onlar mutlu olsun, diğer çocukları gibi benimle de gurur duysunlar diye köpek gibi çalışmıştım. Sonuçlar açıklandığında aldığım tek tepkiyse basitçe bir aferim olmuştu.

Geçmişimi geri de bırakmalı, önümdeki tertemiz sayfaya bakmalıydım. Çalan  telefonuma baktım, yabancı bir numaraydı. Açarak kulağıma götürdüm.

"Alo."

"Alo canım. Nasılsın? Ben Elif geçen gün tanışmıştık." Numarası olsada aramayı düşünmüyordum, kendisi bir şekilde bulmuş olmalıydı.

"İyiyim." dedim.

"Müsait misin? Buluşalım mı?" diye sordu. Sesi fazlasıyla istekliydi.
Derin bir of çekmemek için kendimi zor tutuyordum. Nereden çıkmıştı ki şimdi bu?

"Bir kaç işim vardı aslında." dedim oturduğum koltuğa yayılarak.

"Ne zaman biter işin? Akşam yemekte tüm aile buluşalım istiyoruz. Ve bize katılırsan çok mutlu oluruz." Sadece müsait değilsen tamam diyemez miydi?

Karışan HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin