Bölüm 4

51K 2.5K 658
                                    

Keyifli okumalar <3
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

"Tanışıyor musunuz?" diye sordu kadın.

"Evet." dedi. Sesindeki hayal kırıklığını fazla net hissettim. Benim umrumda değildi, zaten abi falan istiyor değildim. Onu görmekte bu kararımın ne kadar doğru olduğunu gösteriyordu.

"Nereden?" dedi Semih bey.

"Öğrencim olur kendisi." dedi Gökhan.

Kendisi atanamamış bir müzik öğretmeniydi. Gittiğim özel keman kursunda öğretmenlik yapıyordu. Birbirimizden hazetmezdik. Öyle sözlü bir kavgamız olmamıştı.
Okulun ilk günü yanlışlıkla kemanını kırmış, parayla yenisini alabileceğimi söylemiştim. O günden sonra o beni zengin züppe, bende onu gıcık biri olarak gördüm. Derslerde diğerlerinden farklı bir şekilde davranmıyordu. Sadece hissediyordum işte beni sevmiyordu.

"Yaa ne güzel." dedi kadın gülümseyerek. Önceden tanışmış olmamızdan memnun görünüyordu.

"Birbirimizden hoşlanmıyoruz." dedim ilk kez bu gerçeği dile getirerek.

Bana 'öyle mi' der gibi baktı. Kafamı meydan okuyarak salladım.
Yuvarlak yüzü, kahverengi gözleri ve kısa kesilmiş saçlarıyla tatlı bir yüzü vardı. Kursdaki çoğu öğrenci onu severdi.

"Kendisi şımarık yetişmiş birisi. Bize ayak uydurabileceğini düşünmüyorum." dedi gözlerime bakarak.

"Evet uyduramam. Öyle bir niyetim de yok." Kalkmak için haraketlenecekken kadının bakışlarıyla yerimde durdum. Gelmişken yemek yiyebilirdim. Bugün ne yesem derdinden kurtulabilir, sonrada bir daha gelmemek üzere giderdim. İyi bir plan gibi gözüktü gözümde.

"Anne sen masayı hazırlayana kadar İrem'e odamı gösterebilir miyim?" dedi Esila.

Kadın memnuniyetle salladı kafasını. Kız minik elleriyle elimden tutup odasına çekiştirdi. Odaya girince elimi bıraktı ve kollarını göğsünde birleştirdi. Yatağı işaret ederek, "Otur." dedi.

Dediğine uyup pembe yatağına oturdum. Beni baştan aşağı süzdü. "Şimdi seninle bir anlaşma yapacağız." Çalışma masasının oraya gidip çekmeceleri karıştırdı. Elindeki küçük üzerinde hayvan figürleri olan kumbarayı bana uzattı. "Bunu alıp bizden uzak dur." Bu çocuğa çok mu Türk filmi izletiyorlar acaba.

Bir yüzüne birde elindeki kumbaraya baktım. O kadar ciddi duruyordu ki. Kıvırcık kahverengi saçları ve sevimli yüzüyle büyük bir tezat oluşturuyordu. Kaşlarıyla elindekini işaret edip, "Alsana." dedi. "Tüm param burada."

Güldüm. Ciddi miydi bu çocuk?

Sinirle baktı bana. Daha çok güldüm. "Tatlım merak etme aileni elinden almayacağım." dedim.

"Gerçekten mi?" diye sordu heyecanla. Kafamı salladım.

"Rahatladım. Ailenin tek kızı olmayı seviyorum." dedi. Gözlerini bana çevirdi. "Yanlış anlama seninle kişisel bir problemim yok."

"Anlamam."

Saçını savurarak çıktı odadan. Peşinden gittim bende. Salonda yemek masası hazırlanmıştı.

Gökhan ve Fırat ikilisinin arasındaki tek boş yere oturdum. "Bizimle yaşar mısın?" dedi kadın. Tam karşımda oturuyordu. Baştan beri dertleri bunu sormak olabilirdi.

"Hayır."

"Denemek için bir süre kalırsın olmaz mı? Hatta on sekizinci yaş gününe kadar kal. İki hafta kaldı değil mi? Çok uzun bir süre sayılmaz."

Karışan HayatımWhere stories live. Discover now