Bölüm 1 - Gizli Kalmış Gerçekler

7.3K 201 75
                                    

Selaam, ben geldim. Umarım bölümü beğenirsiniz. Yorumlarınızı çok merak ediyorum. İyi okulamalarrr.


  "Daha iyi misin?"

  Duyduğum soru beynimde yankılandı. İyi miydim? Kesinlikle hayır. Fakat karşımdaki mavileri korkutmak, içine yeşiller serpiştirmek istemiyordum. Hafifçe kafamı salladım. İyi olacaktım, olmalıydım.

  Yaklaşık bir saattir karavanın iki ayrı tarafında oturmuş sessizliği paylaşıyorduk. Ogeday, bir şekilde seti yarına erteletmeyi başarmıştı. Bunun için ona ayrıca minnettardım. Şu an ekran önüne çıkıp gülerek büyüler yapabilecek son insandım.

  "Hadi gel, gidelim buradan." Yüzüne baktım. Nereye gidecektik? Biz?

  "Nereye?" Sesim hala çatallıydı ama onun duyması için yeterli bir oktavdaydı.

  "Hava almaya. Bir şeyler de yeriz. Aşırı acıktım. Tüm gün deli danalar gibi koşturdum, bayılıp kalacağım şimdi. Bu sefer de sen beni ayıltmaya çalışacaksın." Samimi gülümseyişi ile konuyu değiştirmeye, yüzümü güldürmeye çalışıyordu. Hoş işe de yarıyordu. Yorgun ama sersem bir tebessüm, istemsizce, yüzüme yayıldı. Hafifçe kafa salladım.

  Mesajımı aldıktan sonra hızla ayağa kalktı. İlk önce dağılan çantama yöneldi. İçinden dökülenleri toparlayıp kendi koluna taktı. Sonra arkasını döndü ve diğer koluna da kendi çantasını yerleştirdi. Montlarımızı da aldığında hafifçe bana döndü. Yüzündeki tebessüm öyle büyüleyiciydi ki montumu bana uzattığını bile fark etmemiştim. Tabii, o bunu benim hala halim olmadığına yordu ve montumu bana giydirdi. O an hem o kadar utandım hem de o kadar değerli hissettim ki iki zıt duygunun içimde savaş vermesine şaşırdım. Kollarımı montumdan geçirirken, "Teşekkür ederim," diye mırıldandım. Yüzümü ateş basmıştı. Gözlerimi gözlerine dikemiyordum.

  O an nasırlı elleri hafifçe çenemi kavradı, kalbim eş zamanlı olarak atmaya başladı. Belki de bunca zamandır bu kadar hızlı atıyordu, ben fark etmemiştim. Gözlerimi gördüğünde çenemdeki eli yanına düştü.

  "Sen böyle bana sürekli teşekkür mü edeceksin?" Hafif tebessümü yerini daha sevecen bir gülümsemeye bırakmıştı.

   Daha çok utandım. "Özür dilerim." Hafif bir kıkırtıyla iç çekme aynı anda gerçekleşti. Göz kenarları kırışmıştı. "Hadi gel bakalım. Böyle giderse bu karavanda sabaha kadar bana teşekkür edeceksin." Edebilirdim.

  Karavandan ayrılıp otoparka gelene kadar kimsenin beni görmediğinden emin olmak ister gibi etrafıma bakıyordum. Açıkcası bu, kendim için yaptığım bir hareket değildi. 22 yaşında, yurt dışından gelmiş genç bir kız olarak magazin sayfalarında gereksiz yer kaplıyor ve zarar görüyordum. Bundan Ogeday'ın da nasibini alması istediğim son şeydi. Benim aksime o, yanımda öyle bir yürüyordu ki, bırakın kendini saklamayı aksine ben buradayım diyordu. Geniş omuzları, dimdik sırtı ve sarı saçları ile herkese meydan okuyordu. Ben dalıp gittiğimden midir, bilmem, arabanın yanına geldiğimizi arabadan çıkan ses ile fark ettim. Ogeday, sürücü tarafının kapısını açmak yerine tam tersi yöne yöneldiğinde onu durdurdum.

  "Sen bana gideceğimiz yeri söyle, ben oraya geleyim." Kafasını bana çevirdi. Kaşları hafif çatılmıştı.

  "Neden?"

  "Ne demek neden? Birisi görürse manşetlerde adını mı görmek istiyorsun?" Sorum ile kaşları daha da çatılmıştı.

Kendimi Sende Buldum - OgnisWhere stories live. Discover now