Bölüm 6 - Küçük Japon Balığı ve Okyanus

7.2K 225 109
                                    

  
Selaam, ben geldimmm. Bölümü kaç kere silip revize ettim ben bile unuttum, o yüzden hatalarım varsa affola. Twitter'dan sizi izlediğimi söylemiştim, hatırlarsınız. O kadar güzel yorumlar okudum ki gidip kendimi ifşa ettim djdjdjssj. Bölümle ilgili konuşmak isterseniz @/kimhopecotton hesabına beklerimm.
   Sizi çokça öptüm. İyi okumalar.

Ogeday

  Günlerdir planladığım sürprizi gördüğünde yaşadığı mutluluğa ağlamak istedim ama benim isteğimi o gerçekleştirmişti. Yanımda, onun için aldığım karavana bakarken şakır şakır ağlıyordu. Mutluluktandı. Gözlerindeki yıldızlardan biliyordum bunu. Parıl parıl parlayan o yıldızlara, yağmur parçaları eşlik ediyordu sadece. İçimden bir şeyler koptu, tüm vücuduma hakimiyet kurdu. Bu manzara için tüm evreni ayaklarına serebilirdim.

  "Sen nasıl bildin, en çok istediğim şeylerden birinin bu olduğunu?" Onunla ilgili her şeyle nasıl ilgilendiğimi bilse, göz yaşları bu sefer bunun için akardı.

  "Yardım aldım diyelim," hafifçe gülerek söylemiştim. Bunu dememle kollarını dönüp boynuma doladı. Bana göre minik kalan vücudu vücuduma yaslandı. Saçları yüzüme, kokusu burnuma doldu. Çok güzeldi. Onunla böyle olabilmek, kalbinin atışını sağ tarafımda, kendi kalbimin hemen yanında hissetmek çok güzeldi. Zaman kaybetmeden kollarımı ince beline sarıp kafamı boynuna gömdüm. Yuvam gibiydi.

  Sonra geri çekildi, yıldızlarla kaplı gözleri, gözlerime çarptı, ardından karavanda durdu. Sonra gülmeye başladı. Gözlerinde yıldızlar, yüzünde yağmurlarla küçücük bir çocuk gibi yerinde zıplayarak gülmeye başladı. O an kendi kendime, Nisa'ya karşı verdiğim sözlere bir yenisini daha ekledim. Ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın, bu manzara için yaşayacaktım. O gözlerdeki yıldızların kaymasına asla izin vermeyecektim.

  "Hadi gel, içeri bakalım," diyerek elimi tuttu. Dün geceye kadar elimi ona vermeye hafiften de olsa çekinen ben, Nisa'nın güzel kalbinden nasibini almış, ellerimizi kenetlemekten ayrı bir zevk alır olmuştum.

   Güle güle karavanın kapısına kadar gelip elimi bıraktı. Hemen kapıyı açarak içeri girdi. Her yere ilgi ile bakıyordu. Ellerini hissetmek ister gibi, etraftaki eşyalara değdiriyordu. Makbule, karavanın iç tasarımını Nisa'ya göre yapmak için bana yardım etmişti. Her şey onun zevkine göre ayarlanmıştı. Ortama doğallık hakimdi. Hiçbir abartı, hiçbir karmaşa yoktu. Onun gibiydi. Saf ve sade.

  Gördüklerinden memnundu. Çok memnundu hem de. Küçücük karavanın içinde koşturuyordu. En son gülerek onu durdurdum ve arkasından ona sarıldım. Kollarımı önünde birleştirdim. Anında sakinleşti, kafasını arkaya doğru, omzuma yasladı. Yüzündeki gülümse hiç silinmiyordu.

  "Teşekkür ederim, Ogeday."

  "Etme. Ben sana, benim dünyanın en güzel kızıyla olmama izin verdiğin için, teşekkür ediyor muyum?" Kıkırdadı. Boynunu öptüm.

  Öpücüklerim boynunda oyalandı, hafifçe çene çizgisini gezinmeye başladı. Nisa'nın yüzündeki gülümseme hafifçe soldu. Nefesi sıklaştı. Kollarımın arasında döndü ve ellerini boynuma doladı. Yüz yüzeydik şimdi. İlk adımı ondan bekledim. Beni çok bekletmedi. Dudakları dudaklarımı buldu. Yumuşacık dudakları, hafif çatlamış dudaklarımla dans etti, ezgimiz seslerimiz oldu. Duyduğum hafif inlemelerin ritmi arttıkça dudaklarımızın dansı hızlandı. Sonunda nefes almak için çekildik. Alınlarımız birbirine değdi. Sakinleştik. Burnumla burnunu dürttüm, güldü. Kafamı hafifçe çekip minik burnunu öptüm.

  "Ateş yakalım mı?" diye sordum. Hevesle kafasını salladı.

  Anıl, ihtiyacımız olan bütün malzemeleri karavanın arkasına depolamıştı. Daha sonra ona teşekkür etmeyi aklımın bir köşesine not ettim.

Kendimi Sende Buldum - OgnisWhere stories live. Discover now