Bölüm 3 - Benimle Gel

6.3K 201 153
                                    

Selaaam, ben geldim. Bu bölüm Oge'nin bakışından biraz dinleyelim istedim ama inanın yazarken çok zorlandım beyefendi hiç ipucu vermediği için nasıl davrandığını tahmin etmek de zordu ndndnssjs neyse karalayabildiğimi karaladım, umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalaaar.

   Bir de size bir sorum var. Arada sırada bölümleri Ogeday'dan okumak ister misiniz yoksa hep Nisa ile mi devam edelim?

Ogeday

Öfke.

Vücudumun baştan aşağı kasılmasına neden olan öfke, bana bakan bir çift gözden kaynaklı değildi. Yanımda, farkında olmadan, hafifçe sinmiş bedenden aldığım korku kırıntıları, beynimin öfke ile dolmasına neden oluyordu. Korkuyordu. Ondan mı yoksa içinde olduğu durumdan mı bilmiyordum ama korktuğunu anladığım andan beri korkusunu geçirmek için dünyayı bile yakabileceğimi biliyordum.

Anında bir adım önüne geçtim. Ona göre kocaman olan bedenim, küçücük bedenine bir korunak, onunla arasına bir duvar oluşturmuştu. Bunu o da fark etmiş, gözlerinde yanan öfke parıltıları birer alev topuna dönmüş bana bakıyordu. Onu umursamadım. Umursadığım tek şey arkamdaki bedendi. Onun için sakin kalmalı, ilk onunla ilgilenmeliydim. Bu yüzden yüzümü Nisa'ya döndüm. Ellerimi omuzlarına kondurdum.

"Nisa, bana bak. Arabamın anahtarını al ve arabaya geçip beni bekle, tamam mı?" Gözlerinde yaşlar toplanmıştı. Korku kırıntıları minik gözlerini kaplarken aralara endişe serpiştirilmişti. Benim için endişeleniyordu.

"Ogeday..." Adımı, dua eder gibi mırıldandı. Canımdan bir şeyler koptu. Sıkı sıkı sarılıp hiç bırakmamak, saçlarını okşamak istedim. Kendimi engelledim. Ne yeri, ne de zamanıydı.

"Sakın korkma, sana söz veriyorum, asla kavga etmeyeceğim ama onu buradan gürültüsüz bir şekilde götürmem gerekiyor. Sen arabaya geçip beni bekle. İlacın yanında değil mi?" Ben yanında yokken kriz geçirmesi, istediğim en son şey bile değildi. Kafasını hafifçe aşağı yukarı salladı. Gülümsedim. Gözleri gözlerimden ayrıldı, gülümsememe takıldı, orada oyalandı.

"Hadi, git." Omuzlarındaki ellerimi kullanarak bedeninin yönünü geldiğimiz yöne çevirdim ve arkadan hafifçe iteledim. Dediğimden çıkmadı ama sürekli arkasını döndü ve bana baktı. Sadece bana.

Nisa'yı oradan uzaklaştırdığım anda arkamı döndüm ve öfkeden kapkara kesilmiş bedene baktım. Odağı arabaya yönelen Nisa'ya kaymıştı ve niyetinin ona doğru ilerlemek olduğunu belirtircesine ileri atıldı. Anında önünde durdum. Ona izin vermezdim. Asla, izin veremezdim. Öfkeyle bana baktı. Ağzını açtı, konuşmasına fırsat vermedim.

"Burada konuşmayalım, rezillik çıkarmadan beni takip et." Dediğim sözler ile daha da sinirlendi. Beni dinlemedi, Nisa'ya doğru yöneldi. Bu sefer kolundan tutup onu çevirdim. "Etrafta tonla insan var ve biz her an dikkatlerini çekebiliriz. Rezillik çıkarmaktan korkmadığını anlayabiliyorum ama inan bana şu an bundan en çok ben korkmuyorum. Sadece Nisa için, o zarar görmesin diye sana son kez söylüyorum, sessiz bir yere gidelim. Derdin neyse orada dök nefretini."

Suratıma alayla güldü, Nisa'yı düşünmem onu sinirlendirmişti ama haklı olduğumu biliyordu, zekiydi. "Öyle olsun," dedi. Kolunu elimden kurtardı ve beni takip edeceğini belirten bir el hareketi yaptı. Setin arka tarafında kapalı bir otopark vardı. Çok fazla gelen giden de olmuyordu. Onu oraya yönlendirdim.

Oraya varıp ona dönmem ile gözümün kenarına yumruğu yemem eş zamanlı oldu. Anlık olarak sendelesem de karşılık vermek için dikleştim. Fakat beni durduran bir şey oldu, söz vermiştim. Nisa'ya söz vermiştim ve ben ona verdiğim hiçbir sözden dönmezdim. Bu yüzden sadece yüzüne bakmakla yetindim.

Kendimi Sende Buldum - OgnisWhere stories live. Discover now