Bölüm 10 - Kıskançlık ve Kürek

6.5K 198 173
                                    

   Selaaaam, başımın etini yediniz kürek kürek diye kürekçiniz geldiii kddkskskks Bu bölüm biraz geçiş gibi oldu ilerisinde yine ağlar sızlarız artık kddkdksk
   Size iyi okumalaaaar.


"Nisa, hadi kalk,"

Mırıldanıp uyanmamak için diğer tarafa doğru döndüm. Bu sefer Ogeday, olduğu taraftan yatağın üzerine doğru eğildi. Saçlarımı yüzümden çekerken "Güzelim, geç kalacağız kalk artık," dedi. Sinirle mırıldandım, gözümü açmak istemiyordum. "Of, sen git ben sana yetişirim," dediğimde hafifçe kıkırdadı. Ellerini saçlarımdan çekip belime doğru attı. Kendine doğru çekti. Anında onun tarafına dönüp göğsüne doğru sokuldum. Sıcaklığını seviyordum, kollarıyla beni sarmasını, orada uyuklamayı seviyordum. Elleri sırtımda bir aşağı bir yukarı hareket ederken "Güzelim, hadi ama lütfen bak saat geçiyor," dediğinde tek gözümü açarak "Saat kaç ki?" dediğimde "Beş oluyor," dedi. İstemsizce gözlerim açıldı. "Ogeday, daha güneş bile doğmadı ya, biz nereye gideceğiz bu saatte?" diye mızmızlandım.

"Seni küreğe götüreceğim. Hem oradaki arkadaşlarımla tanışırsın hem de denize açılırız, sana kürek çekmeyi öğretirim," dedi. Tüm uykum anında açıldı. Uzun zamandır bunu konuşuyorduk ama yaşanılan olaylar yüzünden bir türlü vaktimiz olup da küreğe gidememiştik.

Yapmak istediğimiz çok şey vardı. Şu son bir haftada hayalini kurduğumuz şeyleri birer birer gerçekleştirmeye başlamıştık. Küreğe çıkmak, kampa gitmek, karavanımızla tatile yapmak bunlardan sadece birkaçıydı. Onun gibi sabah kuşu olmadığım için kürek bir süredir aksıyordu fakat Ogeday sonunda dayanamamış, bu sabah beni uyandırmayı başarmıştı.

Göğsünden kalkıp ona küçük bir günaydın öpücüğü verdim. Tatlı tatlı gülümsedi, uykulu halimi her halimden daha çok sevdiğini söylemişti. Gözlerim iyice kısılıyormuş, yüzümde farklı bir hava olup daha da güzelleşiyormuşum. "Bu halini benden başkasının görmediğini bilmek ayrı bir güzel," demişti bir keresinde. Onu sinir etmek için, "Makbule de bu halimi yakından biliyor," deyip güldüğümde suratını asmış, "Aman, o eksik kalsaymış," demişti. Hayatımızda ne değişirse değişsin Makbule ile olan "ben" kavgası baki kalıyordu.

"Hadi, hazırlanalım. Heyecanlandım." Yataktan fırladığım gibi lavaboya yöneldim. Onun evindeydik. Gerçi artık onun evi ya da benim evim gibi kavramlarımız kalmamıştı. İkimiz de birbirimizin evine eşyalarını, kokusunu, varlığını bırakmıştı. O an kimin evinde kalmak istiyorsak onun evinde kendimizi buluyor, kanepede film izleyip sarmaş dolaş uyuyorduk. Bu çok doğal geliyordu. Sanki yıllardır bu haldeydik. Bunun sebebinin o, olduğunu biliyordum. Asla bir şey için beni zorlamıyordu. Her kararıma, her hareketime saygı gösteriyordu. Adnan bir keresinde bana "Ogeday'ın hayatına aldığı insana olan saygısı hiçbir şeyde yok," demişti. O kadar haklıydı ki. Onun bana olan saygısı, yaşadığımız ilişkiyi daha da doğal hale getiriyordu.

Kıyafetlerimizi giyinip kahvaltı için dışarı çıktık. Ardından marinadaki kürek kulübüne gittik. Oraya gittiğimizde Ogeday asla elimi bırakmadı. Beni herkesle tek tek tanıştırdı, her tanıştırdığı kişiye kocaman gülümsemesiyle birlikte "kız arkadaşım," demeyi ihmal etmedi. Beni utandırsa da neşesine gülmeden edemedim.

Tanıştığım insanlar bana karşı oldukça ılımlı yaklaşmışlardı. İhsan ve Emre, Ogeday'ın sürekli bahsettiği en yakın arkadaşlarından, bana yenge deyip duruyorlardı. Gülümsemeden edemiyordum. Ogeday'ın çevresinin bana karşı olan tutumları içimi rahatlatıyordu.

Tanışma faslı bittikten sonra Ogeday, kanoyu ayarlamak için yanımdan ayrıldı. Onu beklerken boğaza yöneldim. Sabahın erken saatlerinde deniz dupduruydu. Anın tadını çıkarmak istercesine gözlerimi kapatıp temiz havayı içime çektim. Bu huzurlu anımı neşeli ve yüksek oktavlı bir ses böldü.

Kendimi Sende Buldum - OgnisWhere stories live. Discover now