Bölüm 8 - Tek Kişiden Gelen Sevgi

6.4K 221 133
                                    

Selaaam, ben geldim. Hikayemizi birinci sıraya taşıyan sizlere minnettarım. Tekrardan teşekkür ederim.
Bugün kısa konuşayım, iyi okumalaaar.

Nisa

  Ne düşüneceğimi bilmiyordum. Garip bir şekilde ne üzgündüm ne de panik atak geçirecek gibi hissediyordum. Artık normal bir olaymış gibi hissetmeye başlamıştım. Bu sevgisizlik, bu nefret sanki herkese gösteriliyormuş gibiydi. "Yani tamam da ben size ne yaptım ki," demek istesem de biliyordum, verecek cevapları yoktu. Sadece korkuyordum ama bu korku da kendim için değildi. Karşı koltukta oturmuş fark ettirmemeye çalışarak endişeli mavileriyle beni kontrol eden adam için korkuyordum. Mavileri yosunlanmıştı.

  Sabahın erken saatlerinde, karavanımızda, Ogeday saçlarımı okşayarak beni uyandırmıştı. İlk başta, uyku sersemliği ile anlayamamış, ona tatlı tatlı gülümseyerek "Günaydın," demiştim. Günün ilk yosunlarını o zaman fark etmiştim. Ne kadar belli etmek istemese de onu kahreden bir şey olduğunu anlamıştım. Anında doğrulup suratına baktığımda, anlatmıştı. Yutkuna yutkuna, magazin haberlerini, Barış'ın yaptıklarını anlattı. Ve bekledi. Tepkimden, daha doğrusu üzülmemden korkuyordu. Fakat yaptığım şey onu belki de haberlerden daha çok şaşırttı. Minik ellerim güzel yüzünü buldu, yanaklarını okşadı. Yosunları beni buldu. Ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Ben ise tek bir şeyle ilgileniyordum.

  "İyi misin?" Dediğimde kaşları çatıldı. Şaşırmıştı.
  "Benim nasıl olduğumun ne önemi var şu anda?" Demişti. Çok önemliydi. Şu anda benim için her şeyden çok onun nasıl olduğu önemliydi.

  İster istemez, iki yıl boyunca yaşadığım her şeye alışmıştım. Evet, hala canımı yakıyorlardı ama ilk gün ki gibi değillerdi. O yüzden önemsememeye çalışmıştım. Fakat bu durum Ogeday için çok yeniydi. Neredeyse ilk defa başına geliyordu ve onun canının sıkılması, beni haberlerden daha çok kırardı.

  O ise, benim sakinliğimden korkmuştu. Sırf bu yüzden alelacele hazırlanmış ve yola çıkmıştık. Adnan'ın ofisine gidiyorduk. Giderken, evde sinir krizi geçiren Makbule'yi almıştık. Anıl'ı ise Barış'ın evine giderken zar zor yakalayabilmiştik. Ogeday, Anıl'ı yaka paça arabaya sokarken "Senin beni sakinleştirmen gerekirken yaptığın şeye bak, gerizekalı," diye söyleniyordu. Ofise vardığımızda, oradaki durum da pek iç açıcı değildi. Adnan, menajerlik hayatı boyunca ilk defa böyle bir şeyle karşılaşmıştı ve ne yapacağını şaşırmıştı. Bileklerine kolonya süre süre "Hepsini dava edeceğim," diye söyleniyordu.

  Şimdi de bu dört ayaklı bomba, birer koltukta oturmuş sinirle ne yapacaklarını düşünüyordu. Anıl, gidip Barış'ı dövme konusunda herkesi ikna etmeye çalışıyordu. Adnan, mahkeme diyordu, Makbule tırnaklarını kemire kemire fake hesabından sosyal medyadaki insanlarla kavga ediyordu. Ogeday ise endişeli gözlerle beni takip edip nasıl olduğumu anlamaya çalışıyor, bir yandan da çözüm yolu bulmaya çalışıyordu.

  "Adnan, sanırım haklısın. Şu an en mantıklısı haber yapan siteler ve Nisa'ya hakaret edenler için dava açmalıyız." Ogeday, büyük bir ciddiyet ile bunu söylediğinde, uzun süren sessizliğimi bozdum.

  "Hayır. Sadece Ogeday'ın adının geçtiği haberler için dava açacağız." Dediğim şeyle dört çift sinirli göz bana döndü.

  "O ne demek şimdi? Neden sana söylenenler için de dava açmıyoruz?" Ogeday, şimdiye kadar hiç kullanmadığı gergin bir ses tonuyla sordu. Cevap vermek istemiyordum. Tepkisinden çekinmiştim ama yine de onu yanıtsız bırakamazdım.

  "Çünkü bu işleri daha da uzatacak. Şu anda önemli olan şey sensin. Ben bu haberlerle yıllardır yaşıyorum ama sen bu olayların dışında kalmalısın Ogeday." İçimden devam ettim. Bana istedikleri her şeyi söyleyebilirler ama sevdiklerime asla.

Kendimi Sende Buldum - OgnisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin