12 🐾

4K 579 41
                                    

🐾

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

🐾

Derslerin beni boğuyor olduğunu kabul etmem gerekiyordu, hayatım tüm karmaşanın içinde ilerlerken okulun varlığını bile unutmuştum. Hoseok birkaç arkadaşıyla dersi kaynatmak için kürsüde olan öğretim görevlisine sorular sorarken defterime odaklanmış durumdaydım. Kim Taehyung birkaç gündür ani yaptığı itiraf ile aklımı kurcalıyordu. Beni nasıl sevdiği, kalbinde yer açtığı konusunda emin değildim. Ona her zaman ters davranmıştım, ne kadar bu durum hoşuma gitmiyor olsa da gerçek buydu. Öğretim görevlisi onların sorularına sabırla cevap verirken az sonra elindeki tahta kalemlerinden birini onların kafasına atacak gibi duruyordu.

Hoseok, Kim Namjoon'un kardeşini evlatlık alacağı konusunda tek kelime etmemişti. Minseok'un varlığını kabul etmemek için elinden geleni yapıyordu ama bazı gerçekler vardı. Ders nihayet sona erdiğinde kitapları toparladım. Hoseok yanima gelerek kafeyeryaya inmek hakkında konuşurken onu onayladım, bir şeyler yemek istiyordum. "Şu an canımın kedi maması çekiyor olması, normal mi?" diye sordum ona merdivenleri inerken, bir elini omzuma atmış gülerken konuşamıyordu. "Bir kedi olduğunu düşünürsek, normal sanırım." dedi Hoseok, okul binasından çıkarak tek katlı kafeteryanın ve yemekhanenin bulunduğu binaya ilerledik. "İnsan yemekleri istemiyor canım. Kafayı yiyorum galiba..." Mırıldanmalarım Hoseok'un gülmesine sebep olurken kafeteryadan içeri girdik. Herkesin bakışları tek bir noktadaydı, oraya bakarak gülüyor, kendi aralarında bir şeyler fısıldıyorlardı.

"Aşığın gelmiş."

Hoseok'a hayatımdaki gelişmelerden anlatmak kesinlikle doğru bir karar değildi. Cam kenarındaki masada oturmuş, önündeki kitabı okumakta olan Kim Taehyung'u gülerek işaret ederken sessiz kaldım. "Sen onun yanına git, ben içecekleri alıp geleyim. Yalnız kalmak isterseniz, bırakır giderim." Onun karnına dirseğimi geçirdikten sonra Kim Taehyung'un oturuyor olduğu masaya ilerledim. "Merhaba." dedim yanına ulaştığımda, başını okuyor olduğu kitaptan kaldırarak bana baktı. "Ah, sonunda gelebildin, seni bekliyordum." dediğinde ne yapacağımı bilemedim bir an, onun bu kadar açık konuşuyor olmasına alışabilir miydim, emin olamıyordum. Karşısındaki boş sandalyeye oturarak, "Ne okuyorsunuz?" diye sordum, kitabün kapağını kapatarak bana gösterdi. 'Kedi-insan evrimi teorileri ve toplumsal etkisi' yazıyordu kapakta. "Bizim uzaydan geldiğimize inanan teori var mi içinde?" diye sordum, Kim Taehyung'un gülüşü arkama yaslanmama sebep oldu.

Hoseok elindeki iki kahve fincanı ve atıştırmalıkların bulunduğu tepsi ile geldi masaya, Kim Taehyung'un yanına oturdu. "Sizin varlığınızın toplum ve bilim üzerindeki etkisi üzerine daha çok." Kim Taehyung'un konuşmaları onu dinlemek istememe sebep oluyordu. "Bilim tükenmişti. Yeni keşfedilecek hiçbir şey kalmamıştı. Bilim sadece var olanı geliştirme üzerine takılı kalmıştı. Sizin varlığınız, onları da yeni keşfetmeler için harekete geçirdi. Toplum uyandı. Farklı olanı karşılamaya ya da reddetmeye girişti." Hoseok tamamen ona dönmüş hayranlık içinde izlerken gülmeden edemedim. "Hoseok, adama öyle bakmayı kessene." dedim elimde olmadan, "Siz neden mangalar yazmaya başladınız?" diye sordum bu kez.

boy in the bubble' taekookUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum