19 🐾

2.8K 393 38
                                    

🐾

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🐾


Hemen sahnenin üzerinde duran iki beden ayaktaydı, gözlerimi sağ tarafa konan sandalyenin arkasındaki bedenden alamıyordum. Kim Taehyung, benim hayal edemeyeceğim bir güzelliğe sahipti. Krem rengi kumaş pantolonunun üzerine birkaç ton daha koyu renk gömleğini giymişti. Siyah saçları düz, iki yana ayrılıyordu alnında. Bir sahne arkasında abisini dinlerken kalbini kırmış olduğum zamanın üzerinden çok geçmemiş olsa dahi onun hakkındaki düşüncelerim tamamen değişmişti. Kim Namjoon kendini tanıtırken Taehyung'un gözleri salondaki insanların üzerinde geziniyordu.

Hoseok hemen yanımda oturmuş, kot ceketinin düğmeleriyle oynarken gergin görünüyordu. Beş kedi olarak geçirdiğim günlerin sonunda sadece Seokjin hyung ile vakit geçirmek istemiştim. Kim Taehyung da, en yakın arkadaşım da bu isteğime karşı gelmemişlerdi. İki gündür büyüdüğüm evde kalıyordum. Seokjin hyung, iş gezisinde olan Jieun noonaya konuyu açmadığını, yüz yüze konuşmak istediğini belirtmişti. "Kedi-insan ırkının gelişimi hakkında konuşmak biz biyologlar için hâlâ bir gizem taşımakta. İlk kedi-insan varlığı bilinmiyor, kendini insan bedenine dönüştüremeyen ve iki benlik arasında yitip giden kaç bin kedi-insan olduğunu da bilmiyoruz." Kim Namjoon sahnenin ortasında gezinirken tok sesi insanları kendine bağlıyordu. "Onlar hakkında tek bildiğimiz, duyularının bizden daha gelişmiş olduğu. Duygusal olarak bizden daha yoğun hisler yaşıyorlar. Bizden daha bilinçliler. Zihinleri farklılıkları biz insan ırkından daha keskin çözümlere sahip. " Onun konuşmasına odaklanmak istiyor olsam da ellerini sandalyenin üzerine koymuş, parmaklarıyla ritim tutan Kim Taehyung'a bakıyordum.

İnsan bedenine döndüğüm gün, bir şey olmuştu. Kabul edemediğim, algılamakta zorluk yaşadığım, kendimi bir topun içine sıkışmış hissetmeme sebep olan bir şeydi. Kim Taehyung ile odamda oturuyorduk. O benim saçlarımı seviyor, ben de elimdeki kitabı okuyordum. Parmakları ensemdeki saç tutamlarına inmiş, onları okşamanın sonrasında enseme masaj yapmaya başlamıştı. Parmakları omzumu aşarak boynuma kayıyor, yeniden enseme dönüyordu. Onun için ritmik, beni rahatlatmak için yapılan bir eylemdi ama bir şeyler, ters gitmişti. Kim Taehyung'un parmakları omzumdan boynuma kayarken tüm kanım kaynıyor, damarlarıma çarpıyordu sanki. Ani, beklemediğim bir anda dudaklarımdan bir inleme firar etmişti. Benim bile zor duyduğum, kısık sesli bu inleme Kim Taehyung'un parmaklarının hareketini kesmesine neden olmuştu.

Utanmış hissetmiştim. Ne olduğunu anlamadığım, kendimi tanıyamadığım bir andı. Ani bir şekilde onun dokunuşlarının altında kontrolümü kaybetmiştim. O an, onun neler hissettiğini bilmek isterdim ama onunla konuşamamış, uzaklaşmanın en doğrusu olduğuna karar vermiştim. Her zaman yaptığım gibi olayın üzerine gitmek yerine, kaçmayı tercih etmiştim. Benim için muzlu pasta hazırlamakta olan Seokjin hyungun yanına gitmiş, ona yardım etmeye başlamıştım bir anda. Tuhaf davranıyor olduğumun farkındaydım lakin ilk defa hissettiğim o sıcaklığa, o muhtaçlığa bir isim veremiyordum. Etkilenmiştim, onun dokunuşu tüm vücudumu etkisi altına almıştı. Arzu muydu bu? Ne hissetmiştim? Neden onunla konuşmak yerine uzaklaşmayı tercih etmiştim? Kendi sorularım içinde boğuşuyordum.

boy in the bubble' taekookWhere stories live. Discover now