25 🐾

1.9K 272 30
                                    

🐾

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🐾

"Bebeğim, sarı hırkamı bulamıyorum!"

Taehyung'un sesi elimdeki şişe ile yatak odasına ilerlememe neden oldu, tüm çekmecelerimi ve dolaplarımı karıştırmış olduğunu görmek gülümsetti. Üzerindeki koyu mavi tişörtü ve siyah pantolonu ile nefes kesici görünüyordu. "Küçük odada olmalı. Ders çalışırken giyiyorum." dedim, giysi dolabında olan gözlerini bana çevirdi. "Tamam, on dakikaya çıkarız. Sen hâlâ hazır değil misin?" Taehyung'a bakmak bile iyi geliyordu. Bir heykel misali dikilsin, ben de onu izleyeyim istiyordum. "Hazırım, böyle geleceğim." Gözlerini üzerimde gezdirdi, eşofman altı ve basit tişört giyiyordum. "Bu kadar güzel olman haksızlık, Jungkook. En güzelisin." dedi, yanıma gelerek dudaklarımı öptü.

Dün sabah kitapçının vitrinin beni çizmiş olduğu çizgi romanı görmek ağlamama neden olmuştu. Onun sevgisi karşısında ne yapacağımı bilemiyordum çoğu zaman. Beni özel, dünyada sadece onun için ben varmışım gibi hissettiriyordu. Telefonumu çıkarmış, uyumakta olan Taehyung'u aramıştım. On dakika içinde beni kollarına alabilmek için yanımda olmuştu. "Ah, bugün öğleden sonra raflarda olur sanıyordum. Ders çıkışı seni almaya gelecektim." demişti utangaç bir şekilde. Onu ilk kez yüz yüze gördüğüm, benim için mendil uzattığı ve ona karşı kötü hisler beslediğim kitapçının önünde bu kez onun sevgisiyle sarmalanmıştım.

Kim Taehyung beni öpmüştü. İlk öpüşü değildi lakin şefkati ilk kez beni böylesine yaralamıştı.

Okula gitmekten vazgeçmiş, onunla beraber eve dönmüştük. Benim için ayırdığı mangayı elime almış, onun kucağında uzanırken okumuştum hepsini. Benim hırçınlıklarımı, ona karşı aldığım gardı, kendimi geri çekişlerimi anlatmıştı. Benim farkında olmadığım bazı anları çizmişti uzaktan. Kim Namjoon'un konferansında ayağa kalkmadan önceki sıkılgan halimi, abisine karşı gelişimi, bankta kediye dönüşmeden önce Hoseok ile konuşurkenki hallerimi çizmişti. Kendime uzaktan bir göz olarak bakmak çok tuhaf gelmişti o an. Odamda bana aşkını itiraf edişi en sevdiğim yer olmuştu. Kendini her zaman yüzü olmayan bir karakter olarak çizmesi içimi burkmuştu. "Yüzünü seviyorum, neden kendini çizmedin?" diye sordum ona, çenemi öperken gülümsedi.

"Bu hikâyenin ana karakteri sen ve sana olan aşkım, hiçbir şey ona gölge etsin istemedim."

Hikayede kendisini manga çizeri olarak göstermemişti. Bazı değişiklikler gözle görülüyordu. Kedi hayatımda yaşadığım acılarıma değinmekten çekinmiş olduğunu söyledi. Biri elinde mangyı tutarken beni görse, çizimlerdeki çocuğun ben olduğum barizdi. "Jungkook, ben sana çok aşığım. Ben çizmeyi biliyorum, tek yapabildiğim bu. Sana olan aşkımı ancak çizerek anlatabilirdim." dedi, dudakları yanağıma değdi bu kez. Onun evinde ilk kez onu öpüşüm, kaçışım, arkamdan gelişi ve bir kez daha öpüşümü okurken utançtan kolları arasında kaybolmak üzereydim. Kedi halime dönmeme çok az kaldığını hissetmiştim. "Senden her şeyi bekleyebilirdim ama beni öpmen... Bir hâyâl gibiydi. Gerçekleşmeyeceğini bilerek kurmaktan korktuğum bir hâyâl. Beni her öpüşünde aynı hissediyorum." dediğinde dayanamamış, kolları arasında dönerek dudaklarımızı birleştirmiştim.

boy in the bubble' taekookWhere stories live. Discover now