15 🐾

3.4K 550 75
                                    

🐾

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🐾

Kim Taehyung benim için kahve hazırlarken kokunun hoşuna gitmediğini yüzündeki ifadeden anlamam mümkündü. Ne kadar kendim yapabileceğimi söylesem de misafir olduğumu, kendisinin yapacağını söylemişti. Mutfak ve salonu ayıran adanın etrafındaki yüksek sandalyelerden birine oturarak onun kahve ile olan mücadelesini izliyordum. "Eğleniyor gibisin?" dedi bana bakarak, hazneyi eline almış, büyük, üzerinde kedi patilerinin olduğu kupaya dolduruyordu. Evimde bulunan beyaz kupanın renkli ve daha büyük haliydi. "Süt ister misin?" diye sordu yarıda durdurarak, istemediğimi söylediğimde tüm bardağı doldurdu.

Benim karşımdaki sandalyeye oturmadan önce bardağı ve kurabiye dolu tabağı bana uzattı. "Hyung." dedim ona bakarak, parmaklarım sıcak porseleni sıkı bir şekilde kavradı. Gözleri yüzümde gezerken bakışlarındaki sıcaklık nefes almamı zorluyordu. Kim Taehyung'un güzel olduğunu, bana hoş bir şekilde baktığını kabul edeli uzun zaman olmuştu. Onunla sürekli olarak birbirimizi yanlış anladığımız bir ilişki içinde olmamızdan hoşlanmıyordum. "Bana kendinden bahsetsene, senin hakkında pek bilgim yok." dedim, ellerini masanın üzerinde birleştirdi. "Annem benim doğumumda ölmüş, kendisini hiç tanımadım. Babam pek çocuklarıyla ilgilenen biri olmadı; büyükannem, Namjoon hyung ve dadımız ile büyüdüm. Üniversiteye geldiğimde ne yapmak istediğimi bilmiyordum tam, genel olarak yazmak ya da çizmek hoşuma gidiyordu. Eğitimimi bu yönde almak istedim." Konuşurken ayrıntılara girmemeye özen gösteriyordu, onu üzdüğünü görebiliyordum.

"Bazı insanlar ebeveyn olmak konusunda beceriye sahip olmazlar, babam da öyleydi. Ne bizim, ne de Hayoon için iyi bir baba oldu."

Söyleyebileceklerim sınırlıydı, biyolojik ebeveynlerim tarafından terk edilmiş olsam da Seokjin hyung ve Jieun noona benim için her zaman bir aile olmuştu. "Ben ne diyeceğimi bilemiyorum, hyung." dedim sessiz kalmak yerine, gülümseyerek sorun olmadığını söyledi. "Üniversitede birinden hoşlandım ama ileri gidecek bir ilişki olmadı, sonra da Chaehee ile bir ilişkim oldu. Kedi-insan. Seni görene kadar birine aşık olabileceğim aklımın ucundan bile geçmiyordu." diye devam etti, bana olan hislerini hiçbir tereddüt göstermeden dile getiriyor olması hâlâ alışabildiğim bir konu değildi. "Utanıyorsun." dediğinde bardağımda olan bakışlarımı yüzüne çıkardım, "Ne zaman hislerim hakkında konuşsam gözlerin hemen uzaklaşıyor, kendine yeni bir odak noktası arıyor." dedi, haklı olduğunu inkâr edemezdim, hislerinden bahsetmesi utanmama sebep oluyordu.

Tabaktaki kurabiyelerden birini alarak ısırdım, "Jeongguk, beni yanlış anlamanı istemiyorum ama kızgınlığın için bir doktora gitmelisin." dedi, kurabiyeyi çiğnemeyi uzun tutuyordum düşünmek için. Kızgınlık hakkında hiçbir düşünce içinde olmamıştım ama hâlâ kızgınlığa girmemiş olmamın da normal olmadığını biliyordum. Yetişkin bir insan, yetişkın bir kediydim. "Biliyorum." dedim sonunda, kahve bardağımı dudaklarıma götürdüm. "Yaşadıkların bir travma etkisi yaratmış olabilir ya da bir hastalığın olabilir, sadece senin iyi olmanı isterim." derken samimi olduğunu biliyordum, gözlerindeki parıltılarda yanlış olan hiçbir şey yoktu. "Haklısın hyung, seni yanlış anlamıyorum. Ben de farkındayım bir şeylerin." diyebildim sonunda, onunla bu konu hakkında konuşmak utanmama sebep oluyordu.

boy in the bubble' taekookWhere stories live. Discover now