🌹26.Bölüm❤

6.3K 210 2
                                    

Mutfağa girdiğimizde beni tezgahın üstünde oturtmuş kendi ise çorba yapmak için gereken malzemeleri çıkarıyordu.

"Beni buraya getirdin güzel yap bari."

"Emredersiniz."

Ben onu izlemeye devam ederken o ise büyük bir ciddiyetle domateslerin kabuklarını soyuyordu.

Yeniden Mustafaya odaklandığımda üstünün çıplak olduğunu görmüştüm.

Bir dakika bir dakika yemek yaparken neden çıplak olsun ki?

Üstünde hiçbir şey yoktu ve altında şort vardı

"Mustafa neden çıplaksın?" Sorumla dönüp bir bakış atmıştı.

"Ne çıplağı? Birsen sen iyi misin?" Önümde durduğunda bakışlarımı yüzünde ardından vücudunda gezdirdim. E az önce çıplaktı. İki elimle yüzümü sıvazlayp bir kez daha baktım. Giyinikti.

Ben konuşmayınca, Mustafa endişelenmiş olmalıydı ki elini çıplak omzuma koydu.

Eli omzumdayken hızla yutkundum. Dokunduğu yer alev alıyordu. Uyuşmuştu sanki. Bir kez Mustafaya bakıp sonrasında yeniden kolumdaki eline baktım. Ben gerçekten iyi değildim. Onu ne ara bu kadar çok istemiş ve arzulamıştım ki? Aklımdan onlarca şey geçerken kendime lanet ettim. Ne ara bu kadar fesat bu kadar arsız olmuştum? Gözlerimin önüne onunla öpüştüğüm, onunla birlikte olduğum yalancı anılar geliyordu. Neden ama?

Tövbe estağfirullah.

"İyi misin? Birsen." Elini çoktan kolumdan çekmiş ve onu fark etmem için elini önümde sallıyordu. 

Yeniden yüzüne baktım.

Şaşkınlık ve endişeyle karışık bakıyordu.

Benim bakışlarım ise yüzünde dolanıyordu. Koyu kahve gözleri direkt yüzümdeydi. Küçük kalkık burnu, kısa dolgun dudakları aralıktı. Benim başkalarım zaten dudağındaydı.

Sonunda ağzımdan bir kelime çıkabilmişti.

"Ben... Şey..."

İki elini tezgaha dayayıp yüzüme doğru eğildi.

"Birsen hastaneye gidelim mi? Ha güzelim."

Bakışları yüzümde dolanırken, bakışlarım dudaklarından ayrılmazken, bana bu kadar yakınken daha fazla dayanamazdım.

İki elimi boynuna dolayıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım ve ondan destek alırken tezgahtan indim.

Şaşkınlıkla baktığına şahit olunca yeniden gözlerimi kapadım. Öpmeye devam ederken karşılık vermiyordu ama geriye de çekilmiyordu.

Aralık dudaklarını sertçe öperken ellerim hâlâ boynundaydı.

Geriye çekilirken gözlerimi açmıştım. O da yavaşça açıyordu gözlerini.

Hızla yutkundum.

"Bana bu kadar yakınken dayanamıyorum. Seni istiyorum." Dememle güçlükle yutkunmuştu. Adem elmasının yukarı aşağı gitmesinden anlamam zor olmamıştı.

Kaçırdığı bakışları yeniden gözlerime tırmandı.

"Bende seni istiyorum. Çok zor dayanıyorum. Ama sana kırgınım, kızgınım... Seni öyle kolay affedemem. Affedemeden de yakın olamam."

"Benim affedecek bir şeyim yok. O yüzden uzak durmama da gerek yok. Öyle değil mi?" Deyip sırıttım.

"Beni anlamıyorsun."

"Bence sen beni anlamıyorsun. Senden ayrı kalmak istemiyorum. İstesem bile sanırım bu mümkün değil."

"Birsen sen beni sevmiyorsun. Neden böyle konuşuyorsun?"

Aşkın Rengi Kırmızı (Renkler Serisi)Where stories live. Discover now