🌹35.Bölüm ❤️

3.7K 159 32
                                    

Hemen hastaneye gitmiştim. Hamile olduğum kanıtlanmıştı.

Şimdi aklım çok karışıktı. Bir yanım bebeğin için evine dön. Babasından mahrum kalmasın diyor. Diğer yanım bunu engelliyordu. Bir yanımı şefkat ve sevgi ele geçiriyorken diğer yanıma öfke ve kırgınlık hakimdi. Peki ben ne yapacaktım? Hangi yanımı dinleyecektim? Hangi yanım daha ağır basacaktı?

"Kızım yine halsizsin."

"Yok bir şey annem ya. Sadece yorgunum biraz."

"Ah kuzum günlerdir böylesin. Nedenini hepimiz biliyoruz."

Başımla onayladım.

"Bak kuzum. Zamanında babanla benim de çok kavgalarım oldu. Ama siz varsınız diye sabrettim. Sonra barıştık zaten. İyiki diyorum. İyiki barışmışız. Bu günlerin bir daha dönmez vallaha bak. Burada kalırsın sen bizim evladımızsın. Ama şimdi 3 çocukla kolay mı sanıyorsun?"

"3 çocuk?"

"Biliyorum. Dün çöpte gördüm testleri. Hamileymişsin. Bir kere daha anneanne oluyorum."

Bana sarılırken bende ona sarıldım.

"Dene kızım. Bir yuva kolay kurulmuyor."

Derin bir nefes alırken bardakları toplayıp mutfağa götürdüm.

Şimdi ne yapacağım ben?

,,,,,,,,,,

Zile birkaç kez bastım. Açılmayınca anahtar ile açtım. Çiçekle Deva koşarak eve girdiğinde bende günler sonra eve girdiğim için içimde büyük bir hüzün yaşıyordum.

Kapıyı kapatırken bavulları bir köşeye bıraktım.

Mutfağa girip bir bardak su içtim.

Gelen sesler ile bakışlarım mutfağın kapısına döndü.

Mustafa, Deva ve Çiçeği kucağına almış bana bakıyordu. Sorguluyor gibiydi.

Bir şey söylemeden yanından geçtim.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Hiçbir şey söylemeden yukarıdaki boş yatak odalarından birine geçtim. Hava kararmıştı. Hem uykulu hem yorgundum.

Gözlerimi açtığımda Mustafa karşımdaki koltukta oturmuş beni izliyordu.

Şaşkınlıkla hızla yatakta doğruldum.

"Neden öyle bakıyorsun?" Dediğimde gelip yataktaki boş kısma oturdu.

"Seni çok özledim."

"Bende." Dedim bakışlarımı kaçırırken.

"Affetin mi beni?"

Başımı iki yana sallarken reddetim.

"Boşanacak mıyız peki?"

"Hayır."

"Neden bir anda vazgeçtin?"

"Çünkü..."

"Çünkü?"

Bakışlarımı kaçırırken elini çeneme koyup yüzümü yüzünün hizasına getirdi.

"Kötü bir şey mi oldu?"

"Hayır."

Çenemi elinden uzaklaştırdım. Elim karnıma gittiğinde ona bir bakış attım.

Ne olduğunu anlamaya çalışır gibiydi. Ardından kaşları çatladı. Kaşları gevşedi. Gözleri şaşkınlıkla açıldı.

"Yoksa?"

Başımla onayladım.

"Yeniden mi?"

"Evet yeniden."

"Oley be. Yeniden baba oluyorum." Hızla bana sarılırken etrafında döndürmeye başladı. İster istemez kahkaha atmıştım.

"Ne yapıyorsun?"

"Aşırı mutluyum. Ne yapabilirim ki?"

Beni yere indirdikten sonra sarılmıştı. Daha fazla dayanamadım ve sarılmasına karşılık verdim. Kokusunu içime çekerken ne kadar özlediğimin farkına varıyordum.

İlk ayrılan ben olmuştum.

"Bebeğimiz için geri döndüm. Seni affetmedim hâlâ. Şimdi uzaklaş benden."

"Bak gerçekten ben söylediklerim için çok pişmanım. Keşke söylemeseydim. Keşke yapmasaydım."

"Keşkelerin seni affetmeme yardımcı olmayacak."

"Ne yapabilirim? Beni affetmen için ne yapabilirim?"

"Bilmiyorum. Şimdi yalnız kalmak istiyorum."

"Sen nasıl istersen öyle olsun. Ben şimdi çocuklarla oyun oynamaya gidiyorum. Bir şeye ihtiyacın olursa her zaman buradayım biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum."

"Sizi seviyorum." Dedi karnıma küçük bir öpücük kondururken.

Bizde seni seviyoruz.

*

"Birsen!" Mustafa'nın seslenmesiyle gözlerimi açtım. Yine ne istiyordu acaba?

"Ne var ne?"

"Aşağıda seni bekliyoruz."

"Neden?"

"Gel işte."

"İyi tamam çık odadan. Bir daha da girme."

O giderken ben üstümü giymiş ve birkaç dakika içinde aşağıya inmiştim.

Gördüğüm kişiler ile kaşlarım çatılmıştı.

"Bunların ne işi var burada? Oturup kahve içtiğin yetmedi. Şimdi de bana mı yaptıracaksın kahvenizi?"

"Ablam ve annemin sana söyleyecekleri var. Değil mi? Hadi başlayın."

Kaşlarım çatılmış bir halde onlara bakıyordum.

Yine hangi çirkinliklerini yüzüme vuracaklardı acaba.

"Sana hırsız muamelesi yaptığım için özür dilerim. Sana haksızlık ettim."

"Bende sana çok haksızlık ettim evlendiğinizden beri. Özür dilerim. Çocuklar doğduğunda biraz düzeldim ama sonra yine başladım. Bundan sonra çok dikkat edeceğim. Çok özür dilerim."

Şaşkınlıkla bakışlarım üçünün arasında gidip geliyordu.

"Ha her şey özür dileyince bitiyordu. Ne oldu yani? Gidip tembihledin. İstediklerini söylettirdin her şey bitti mi? Komiksiniz gerçekten." Koşarak odaya geri çıktım.

Benim derdim onun ailesinin yaptıklarından çok onun yaptıkları söyledikleri.

Ama o bunu anlamıyordu.

Yaklaşık 5 dakika sonra odaya girdi.

"Ne bakıyorsun öyle?"

"Onlar özür dilerlerse öfken biraz azalır diye düşünmüştüm."

"Benim öfkem sana fark et artık şunu. Aptal!"

Sessiz kalırken yataktan kalkıp tam karşına geçtim.

"Tamam ailen beni üzdü yıprattı. Sana o gün beni savunmadın dediklerimin hepsi öfkedendi. Ama beni asıl yaralayan senin bana söylediklerindi. Dış kapı seni benden çok seviyordu. Ben seni hiç sevmedim temalı konuşmaların. Bunların hepsi birleşti ve bizi ayırdı. Biz diye bir şey yok artık. Anla artık şunu. Sen bizi yaktın geçtin. O söylediklerinden sonra ben parçalandım. Aileni getirip özür dileteceğin yerde kendini affettir önce. Çünkü bu çok zor anlıyor musun beni? Çok zor. Ailen benim umrumda bile değil. Şimdi çık odadan. Sakın yanıma yaklaşma. Bebeğimiz için çocuklarımız için döndüm başka bir şey arama. Başka bir şey bekleme. Başka bir şey umma benden."

Arkadaşlar arkadaşlar. Her şey sarpa sarıyor. Bunlar nasıl barışacak bilmiyorum. Bana akıl verin Allah için.

Aşkın Rengi Kırmızı (Renkler Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin