Aşk, bir gün hissi yanına alarak bir yolculuğa çıkmak ister. His, aşkın içi güzellikler ile dopdolu olduğu için onunla yapılacak yolculuğun doyasıya sevgi ve muhabbetle geçeceğini tahmin ettiğinden aşkın yolculuk teklifini hemen kabul eder.
His, aşkla yolculuk yapacak olmasının sevinciyle hemen kendini bu yolculuk hakkında derin düşüncelere, güzel duygulara ve hayallere kaptırır. Herkese aşk ile yapacağı yolculuktan bahseder. Yolculuğunun ne kadar güzel geçeceğini, hayatındaki yaşayabileceği en güzel sevinçlerin, mutlulukların bu yolculuk esnasında olacağını ballandıra ballandıra anlatır.
Hissin yolculuk hakkındaki bu mübalağalı sözlerinin güzelliğine kapılan akıl da onlarla birlikte yolculuk yapmaya can atar. Çünkü bu yolculukta görüş ufkunun ve dünya düşüncesinin gelişeceğini ve aşkın sevgi dünyasından çok güzellikler istifade edeceğini bilir.
Aşk, his ve akıl yolculuk hazırlıklarına başlarlar. Bunu duyan nefret, doğal olarak hasedinden bu yolculuğu ve yola çıkacakları kıskanır. Kıskançlığından onlarla yolculuk yapmak için hiç vakit kaybetmeden gizliden gizliye hazırlanmaya başlar.
Aşk, sevgi ve akıl tam yola çıkacakken, nefret aşkın onlarla beraber yolculuk yapmasını kabul edeceğini bildiği için onların karşısına çıkar, "Ben de sizinle geleceğim." der. Nefretin tahmin ettiği gibi aşk, nefreti memnuniyetle kabul eder. His, sezgisine dayanarak nefretle yapılan yolculuğun iyi geçmeyeceğini aşka anlatmak ister. Akıl ise mantık yürüterek nefretin olduğu yerde kötülüğün kaçınılmaz olduğunu aşka ne kadar dil döktü ise anlatamaz. Aşk, sevgi ve içtenliğiyle konuşunca his ve aklı ikna ederek nefretin yolculuklarına katılmasını sağlar. Böylece aşk, his, akıl ve nefret dört kafadar, (işin doğrusu biz bunlara kafadar demeyelim. Çünkü dördü hele aşk ve nefret birbirlerine tamamen zıttırlar. Dört yol arkadaşı diyelim.) İşte bu dört yol arkadaşı beraberce yola çıkarlar. Dere tepe düz giderler.
Aşk, yolculuk esnasındaki yaşadıkları ve gördükleri olaylardan bilhassa kötü hadiselere "Çirkinliğin içinde bir güzellik saklıdır." Kaidesince güzellikleri görmek ve yakalamak için bakar. Bundan dolayı hep olaylarda iyilik görür. Bu sebeple yolculuğunu mutluluk içerisinde geçirir. Diğer yol arkadaşlarına yaşanan olumsuzlukların güzel taraflarını gösterip ne kadar güzel olduğunu, kötülüklerin de iyi taraflarının olduğunu anlatır. His, aşkın bu anlattıklarıyla coşar, duygulanır ve kabuğuna sığamaz. Akıl, anlatılanları önce dinliyor sonra mantık süzgecinden geçirir. Bilimselliğe, gerçekliğe aykırı olanları kabul etmez. Aşkın ve hissin olaylardaki mantıksal gerçekleri görmediklerinden dolayı için için hem aşka hem de hisse kızar. Mantığına ve gerçeğe uygun olanları da soğuk bir ifade ile kabullenir.
Nefrete gelince, aşkın anlattıklarından zerre kadar etkilenmez. Tabiatı gereği hep iğrenerek ve her şeye kötü gözle baktığı için gördüğü güzel şeylerden bile nefret eder. Nefret, adı üstünde nefret, her şeyden nefret ettiği için artık yolculuktan da nefret etmeye başlar. İçinden "Bu yolcuğa neden çıktın? Sanki başın göğe erecek. Hele bir de çıka çıka aşkla çıkıyorsun. Aşkla çıkarsan tabii olacağı bu olur." diyerek kendi kendine hayıflanarak söylenir.
Yolculuk böyle bezginlik, bıkkınlık ve birbirleriyle çekişmeler içinde geçerken bir kuyuya denk gelirler. Tabii susamışlardır. Hemen kuyuya kovayı sallarlar ve kovayı kuyudan çektiklerinde bir de ne görsünler? Kovanın içinde bir kurbağa olmaz mı. Kurbağa kovadan çıkmak için suyun içinde çırpınır ve vırak vırak diye o çirkin sesi ile bağırır. Sarı, mavi, yeşil renkleriyle adeta renk cümbüşü gibidir. Fakat renkleri ne kadar güzel olsa da görüntüsü çirkindir.
Aşk, kurbağayı gördüğü anda tabiatı gereği kurbağayı çok sever. O, sesinin ve görüntüsünün çirkinliğini değil renklerdeki uyumun, sesindeki terennümün güzelliklerine bakar. Görüntüsünün değil en başta bir canlı olarak onun da bir hayat sahibi olduğunu, hislerinin, duygularının, sevgililerinin, güzelliklerin olduğunu düşünür. Kurbağa ne kadar çirkin olsa da yaratılış itibariyle mutlaka o çirkinliğinin içinde güzelliklerinin de olacağını düşünür. Bu sebeple aşk kurbağayı dışına göre değil içine göre yargılar ve iç güzelliğiyle sever.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Hikayeler
FanfictionHikayeleri internetten okuduğum kitaplardan araştırıp buldum eğlence ders verme ve güzel vakit geçirme amaçlı yazılmıştır‼️ Hiç bir hikaye bana ait değildir hepsi alıntı olarak yazılmıştır amacı ders vermek eğlence ve güzel vakit geçirme başka bir...